18 Ağustos 2016 Perşembe

AKİTLER





Bayağı iyi gidiyor aslında; eşiksiz kapılar açılıyor içeride ve dışarıda. Sonunda kapıların açılabileceğine değil, olmadıklarına ayıyor gözlerim...
Başka ama bambaşka bir dönem başlıyor. Kokusu evimi dolduruyor. Neşesi yavaş yavaş geliyor. Kayıpları.. Yoo kayıp yok, benden vazgeçen ve benim vazgeçtiklerim var. Öğrendiğimiz basamağı altta bırakmak ve bir üst derse geçmek gibi..
 
Verilen hayatı sadece ve sadece kendim için yaşama cesareti canlandığı için, bir bebeğe can vermek hayalini daha gerçekçi, benim doğama daha uygun bir rüyaya yer açmak üzere geride bırakmaya cüret edebildiğim için çok mutluyum.
Ağlamıyor muyum? Elbette ağlıyorum. Ama çok iyi biliyorum, asıl doğurmam gereken benim, kendim! Bu yüzden gözyaşlarımı silmiyorum, bakalım nereye gidiyorlar....
 
Çocuksuz ve kocasız bir kadın olarak bu coğrafyada, üstelik tam şu anda varlık göstermekten mutluluk duyuyorum. Sonunda içimdeki neşenin dışarıda olup bitenden bağımsız tınısını işitebiliyorum. Olmasam bile olmak yolunda iki ileri bir geri derken, yol alıyorum...
 
Akitler bozuyor, akitler yapıyorum. İçimdeki büyücüye izin veriyorum.
 
Bir sevinçliyim, bir endişeli.
 
Şükürler olsun ki gerçeğim!
 
Gitmeden evvel anlatacaklarım var..

Hiç yorum yok: