3 Şubat 2010 Çarşamba

KURTULAN


Herkesin ve her şeyin anlamını yitirdiği yerde duruyor gibisin. Sana bir gelecek vaadim olamaz. Ne sana, ne de bir başkasına... Geçmiş güzel günlerimden de veremem... Onlardan bir kaç dakikayı değil sana, kendime bile yeniden yaşatabilmek için neler vermezdim. Bir kaç dakika çocuk olabilmek için... Ama yok işte, anın biricikliğinden başka bir vaadim olamaz.


Ağladığın zaman görmezden geliyorsam, sanma canım yanmıyor. Sadece teselli edecek sözcükleri bilmiyorum. Belki de bu yüzden gözyaşlarımı uzun zamandır içime akıtıyorum... Zira kendimi de teselli edemiyorum. İlgisizliğim çaresizliğimden, sevgisizliğim bilgisizliğimden. Ben bu kadar sevebiliyorum. Bu kadar öğrenebilmişim evimde.


Yanlış şey öğretiyor kitaplar, anne ve babalar yanlış şeyler öğretiyorlar. Bu yüzden yalnızsın, bu yüzden hiç bir kucak kavrayamıyor seni. Ben de sarıp sarmalayamam... Kurtuluş içinde. İçimizde. İnan laf değil bu. Başaranlara bak, imkansız dediğin, sadece yeterince istemediğin için senin olmadı. Yeterince istediğin, inatla, tereddütsüz istediğin şeylerle dolu hayatın. Boşluklar ise kararsızlıkların, korkuların ve kaçışların...


Benim sözlerim değil bunlar, duyduklarım, okuduklarım. İlk kez duyuyormuşcasına kulaklarımı açarak dinlediklerim. Duymaya hazır olmadan duyulmuyor. Sevmeye hazır olmadan sevilmiyor. Bırak artık ısmarlama aşkları, yalnızlık korkusuyla yarattığın ilişkilerden bi cacık olmayacak. Bedenin yalnız ölmesin diye aklın çıkıyor korkudan, peki ya ruhun? Onun için korkmuyor musun? Korkmalısın bence. Öncelikle de kendini tanımadan ölmekten korkmalısın. Rahatlatacaksa söyleyeyim, ben korkuyorum hem de çok korkuyorum.


Biliyor musun uzun zamandır başka bir ruhu anlamak heyecanımı kaybettim. En son Londra'dayken Polonyalı bir çocuğa aşık olmuştum... Onu anlamak ve benim yaşadığım dünyayı anlatabilmek o kadar önemliydi ki. Ne yazık ki artık kimsenin peşinde değilim. Evet avcıyım ama kendi ruhumun avcısı. Korkunun ecele faydası yok arkadaşım. Ölüp gömüldüğünde ve herkes evine döndüğünde o daracık çukurda tanımadığın biriyle kalmak bence en büyük korkumuz olmalı. Fazla ileri gittiysem bağışla... Bunlar sadece benim fikirlerim, farzet ki kendi kendime konuştum. İtiraz hakkın daima saklı :)

6 yorum:

Adsız dedi ki...

harikasın fortunata. ne güzel konuştun.
karşılıklı sohbet etmiş gibi oldum.
yüreğine sağlık.

dynamiss dedi ki...

""Yeterince istediğin, inatla, tereddütsüz istediğin şeylerle dolu hayatın. Boşluklar ise kararsızlıkların, korkuların ve kaçışların...""

içime işledi yazdıklarınız.ben 20'li yaşların sonundayım.bu da bir dönemeç sayılır.bazen 50 yaşıma geldiğimde de mi bu boşluk hissiyle dolu olacağım diyorum.olmamak için neler yapmak gerek???? bir bulabilsek??
güzel paylaşımınız için teşekkürler....

Brajeshwari dedi ki...

Tek kelimeyle Harikaydı !

Fortunata dedi ki...

Merhaba Adam, çok sağol güzel sözlerin için. Gerçekten de farkına varmadan güzel bir tanışıklık ve sohbet oluyor blog dünyasında değil mi? Ne güzel işte!

Merhaba Dynamiss,
Soruların cevaplarını şimdilik bilmiyoruz. Ama soru soranlardan olmazsak cevap bulanlardan olma şansımız sıfır. iyisi mi soru sormaya devam etmeli derim.

Sevgili Brajeshwari,
Çok teşekkür ederim.... Sağol.

Adsız dedi ki...

güzel şeyleri, güzel anlatan güzel güzel dinlenir.

Fortunata dedi ki...

Sağol sevgili Adam...