25 Ocak 2009 Pazar

Karnenizde Kaç Kırık Var?

Neden onun hayatında vazgeçilmez olduğunuzu düşünüyorsunuz? Bence değilsiniz. Eğer dünyaya gelmesine sebep olmak ve temel ihtiyaçlarını karşılamak dışında bir çaba içinde değilseniz, ondan bir şey anlamamışsınız demektir. Size verilen bu inanılmaz hediyenin farkında değilsiniz demektir. Sıradan ve hatta vasatsınız...
En son ne zaman onun için bir mucize yarattınız? En son ne zaman hiç ummadığı bir anda onu kucağınıza alıp havalara fırlattınız? Yoksa çok mu şişmanlamış? Şişman çocuk mutsuzdur. Ruhunun açlığını, mutsuzluğunu yemekle gidermeye çalışır. Şişman ve mutsuz çocuk ise inanamayacağınız kadar hırçındır. Çünkü yalnızdır!

Bu durumda karne sizin. İçindeki tüm iyi notlar sizin eseriniz; demek ki ona somut başarılar için örnek olmayı başarmışsınız. Bravo! Ona hayatta onaylanmak için başarılı olmak gerektiğini öğretmişsiniz. Peki ya elle tutulup, gözle görülemeyenler? İnanç? Sevgi? Kendini onaylama? Seçimlerinden memnuniyet duyma, haz? Karnesinde bunlar için not verilmiş mi? Kaç almış aileniz samimiyetten? Geçmiş misiniz mutluluktan? Size kaç vermiş hayat anne baba olmaktan?
Bugün telefonda hüngür hüngür ağlıyor arkadaşım; "her boku var ibnenin evladının, yaptığı şımarıklık" diyor. Tatile götüreceklermiş ama sırf karnesi iyi diye, yoksa layığı dayakmış aslında. Kaç tane gözlük kırmış bir dönemde biliyor muymuşum? Her ay olay varmış okulda... Bıkmış. Köpek gibi çalışıyormuş ama takdir eden kim?
Çok üzüldüm. İçim sızlayarak dinledim. Sadece üzülmemesini söyleyebildim. Her şey yoluna girerdi yakında. Ne diyebilirdim ki? Benim çocuğum yok ki akıl vereyim. Sadece hissediyorum; yanlış yolda, tam da korktuğu gibi davranıyor oğluna. Eskiden konuştuğumuz gibi, kendi babası gibi davranıyor...
Bir çocuğun her şeyden evvel sevgiye ihtiyacı olduğunu bozuk plak gibi herkes tekrarlar. Ama doğrudur. Çocukların sevgi ve huzur dolu ortamlara ihtiyacı vardır. Yeterince beslenmemek gibi, yeterince sevilmemek de sorun yaratır gelişimlerinde. Yapılan klinik deneyler göstermiş ki, aynı miktarda yemek yiyen ve aynı miktarda enerji harcayan çocuklardan, sevilip kucaklanmayanların fiziksel gelişimlerinde bozukluklar belirmiş; kimi aşırı şişmanlamış, kiminin saçı dökülmüş, kiminin ise gelişimi iyice yavaşlamış...
Huzura duyduğumuz ihtiyaç anne karnında başlar. Çocuklar evcil hayvanlar gibidir, yaydığınız enerjiden anlarlar ne durumdasınız. Herkesi kandırabilirsiniz ama onları asla. Taa ki onlar belli bir yaşa gelip, sizin gibi mutluluk oyunu oynamaya başlayana kadar... O zaman roller değişir, siz üzülmeyin diye onlar da başlamıştır her şey yolunda oyunu oynamaya! İşte bu sizin eserinizdir! Dünyaya kendini kandıran, kendine söylediği yalanlarda boğulmak için kulaç atan bir canlı hediye etmişsinizdir! Hatanızı aktarmışsınızdır, korkunuzu bulaşmıştırmışsınızdır! Maneviyatını beslemediğiniz çocukların gideceği yer neresi sanıyorsunuz?
Uğruna dünyayı devirecek kadar sevdiğimiz çocukların tüm davranışları anne ve babalara aittir. O karneler sizin, okuldaki kavgaları çıkartan sizsiniz, şişman olan, huzursuz olan da sizsiniz. Siz mutlu olmadıkça, samimi davranmadıkça daha çok gözlük kırılacaktır tenefüslerde.
Kendi hayat karnenize bakın bu gece; kaç tane geçer notunuz var maneviyattan? Eminim çoğunuz okuldan kovuldunuz!




5 yorum:

yasemin dedi ki...

çok güzel!

Adsız dedi ki...

kendilerinin yanlış yaptıklarını görmek istemediklerinden, iyice yükleniyorlar çocuklara. aslında biliyorlar, nasıl da yanlış yolda olduklarını. koca eşini suçluyor, eşi çocuğu. olan çocuklara oluyor. değişir mi bu düzen? sevmeye başlar mı insanlar yeniden? bilmiyorum açıkcası.

Adsız dedi ki...

İlkokulu bitiriyor kızım. Bu sömestri tatili karne meselesini en çok sorguladığım karne oldu. Vitrin şahane. Bol yıldızlı bir karnesi var. Tatilde de içindeki yıldızları sayıyoruz şimdi:) Esas mutluluğumuzun kaynağı bu yıldızlar.

selma dedi ki...

Merhaba,
Bir blog annesiyim.Yazdıklarınıza kayıtsız kalamadım.:)
Bloguma yazamıyorum en zmandır... Çünkü kızıma söyleyecek birşeyim yok. Bugün bunu dedin bugün şöyle yaptın seni seviyorum ötesi... Okuldan atıldığımı ya da henüz hiç başlamadığımı biliyorum. Söyledikleriniz kalbimde bir ok. Ama kişisel olarak harcadığımız bu çaba çocuğumuz olduğunda hiç bir yere saklanmıyor. Bazen daha baskın oluyor hatta. Bilincinde olmakla uyglamada olmak arasında yine vicdan sancıları kalıyor bazen yanınıza.

Teselli olmaya çalışıyorum öğrenmeyi seçtiği bu evde bunları öğrenmek için, öğrenmemiz için buluştuğumuzu düşünmekle.

Güzel bir yazı teşekkürler..

Brajeshwari dedi ki...

bu yazından bir alıntıyı, blogumun sag kosesine koydum..

cok güzeldi dayanamadim.

Sevgilerimle...