7 Haziran 2025 Cumartesi

PEYNİR GEMİSİ


Günaydın,

Kendi sesimi duymayı öğrenemedim ben. Hiç kimse kalbimi dinlemeyi, içindeki duyguyu fark etmeyi öğretmedi, öğütlemedi. Sanırım bende zamanla umursamamaya, zaten bilmediğim bir iletişimin yokluğuyla eksilmemeye alıştım.

Önceliklerimi hiçbir zaman düzgünce belirleyemedim. Belki bu yüzden kimsenin önceliği de ben olmadım ve buna her zaman çok ama çok gücendim. Ben kendimi hiçe sayabiliyordum, ben benden geçebiliyordum ama kimse kendinden geçip bana gelmiyordu. Neden?

Meğer doğrusu bambaşkaymış... Zaten herkes kendinde, kendi merkezinde kalmalıymış. benim de onlar gibi savrulmamam gerekiyormuş!

Şimdi merakla bakıyorum içime içime ve soruyorum kendime, bu bilginin bu saatten sonra içselleşmesi, işlevini yerine getirmesi olasılıklara dahil midir? Samimiyetle bil mi yo rum.

Dış dünyanın beni hırpaladığını, bana şunu bunu ettiğini söylerken samimi miyim ondan da emin olamıyorum artık. Bu sabah Marcus Aurelius'un bir sözünü okudum, diyor ki: "eğer bir dış etken seni üzüyorsa, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil, senin ona verdiğin değerden gelir. Onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır."

Herşey bende başlıyor ve bitiyorsa içimdeki manasız boşluk ve keder de benim eserim mi? Kim böyle bir hisle yaşamaya gönüllü olur ki?

Peynir Gemisi.. Evet evet, lafla mızmızlıkla yürümüyor. O halde hadi bi sustum ben:) Güzel geçsin Cumartesi Pazar.










Hiç yorum yok: