Gülistan diyordum içimden, kimbilir bir zamanların gül bahçeleri nasıldı? Tebriz'de, Şiraz'da... Bağdat ve Şam'da... Artık olmayan gül bahçelerinin ruhlarının da her mevsim canlandığına inanarak bekledim.
Ve sonunda umduğumdan bile güzel, hayallerimin ötesindeki mevsim geldi. Sevdiceğine kavuşmuş gibi deli deli sevinçliydim. Her sabah koşar adım gitmeye başladım güllerin yanına. Öptüm, kokladım, okşadım. Fotoğraflarını çekmeye, sevdiklerime göstermeye doyamadım. Güneşe bakan, ışıl ışıl parlayan renklerin arasındaydım ve bunun gerçek olduğuna inanmakta zorlanıyordum.
Nasıl kusursuz, nasıl büyüleyici bir yerden aralanıyordu yeryüzü cennetinin kapısı! Boşuna değildi o halde ilahi sözlerle yüceltilmesi gül bahçelerinin. Sabahın serininde tarifi zor bir güzellik doluyordu atmosfere. Sadece atmosfere mi? İçime de!
Bu sabah Burhan da bana eşlik edecekti ama işi çıktı. Yarın sabaha artık. Sanırım hafta boyunca gidebildiğim her sabah onları görmeye giderim. Belki sadece Perşembe olmaz, teyzemdeyim çünkü. Ona da videolar çekip gönderiyorum. Renklerin, kokuların insanı şifalandırdığına, yaşama bağladığına inanıyorum.
Dilerim şu bir iki fotoğrafla az da olsa hissettirebilmişimdir mevsimin güzelliğini.
Kucak dolusu sevgiler....




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder