Günaydın,
Erken yatmak ve erken kalkmak oldum olası sevdiğim şeydir, özellikle yazın. Güne erken başlamak hem ruhuma, hem de bedenime iyi geliyor. Terlemeden ve ışıkla uyanmayı seviyorum. Kalın perdelerden sızan ince günışığıyla gözümü aralamak sadece saat anlamında değil, biyolojik olarak da artık güne başlayabileceğimi söylüyor. Kısacası kış aylarının aşırı soğuk ve karanlık günleri dışında ve eğer ciddi anlamda hasta değilsem yatakta uzun uzun debelenmek için sebebim ve de hevesim yok. Hiç olmadı. Hatta o kadar ki öğle uykusundan kaytarmak uğruna kuran kursuna gitmişliğim var.
İşte kapıdan içeri girdi bile yaz. Ömürde bir yaz daha varmış. Ne mutlu. Önümüzdeki üç ay bakalım içinde neleri barındırıyor bizler için? Bildiğimiz ve bilmediğimiz neler yaşayacağız? Kimlerle iyi zaman geçirip, hangi ilişkilerden mesafeleneceğiz?
Güne yüzerek başlama rutini dışında aklıma koyduğum, tamam yaparım dediğim tek şey Nefes'in ve benim egzersizlerimiz. Okumak ve yazmak da var tabii. Buse'nin ikinci modül eğitimi. Jale Teyze ile zaman geçirmek. Mümkünse Turan teyzeyi ziyaret etmek gibi şeyler.
Dün Arife Teyzeyi ziyaret ettim. İyi ki uğramışım. Bazen onun ne kadar güçlü ve yalnız olduğunu görünce yaşımdan başımdan utanıyorum. Koskoca evi kendi başına badana boya yapan hükumet gibi bir kadın! Hala hayalleri, çocukları için mümkün kılmak istedikleri var. Arife Teyze adına çok yakışır biri. İnsana umut veriyor ve yaşlanmanın beraberinde getireceği "keşkeler" serisi hakkında da ön gösterim gibi. İnsan huzurlu bir yaşlılık dönemi istiyorsa keşkelerinin yerini bolca o zaman öyleydiler doldurmalı. Ruhu huzurla yolculamak lazım, yoksa o kavgayla yaşanmaz.
Uzun ve koskocaman Pazar gününde ben teyzelerimi ziyaret edip, annemde yemek yerim diye düşünüyorum. Sonra evime döner Pazartesi gününe hazırlanırım. Pazartesi de malum, semt pazarımızı çok seviyorum. Haftaya umutla başlamak için bana bahane oluyor.
O halde haydin hepimize güzel bir Pazar günü olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder