4 Mayıs 2025 Pazar

İSTAVRİT

 


BİR ZAMANLAR ÇOK KALBİM KIRILIRDI BENİM... Ama dedim ya, bir zamanlardı ve çok, çokça, bolca kalbim kırılırdı. Mesela bir kuş düşerdi gökyüzünden, içim cız ederdi. Mahallede yampiri yampiri yürüyen kedi görsem kalbimden "Ah!" sesi yükseliverirdi. Eskidendi bütün bunlar, çünkü o vakitler kanatları kesilip, dili lal edilerek yeryüzüne atılan bir peri kızıydım, dehşetten sus pus olmuştum.

Yıllar beni değiştirdi. O körpecik, zamansız peri kızından, orta yaşlılık yıllarıma hızlıca geçiverdim. Bedenimin ölümlülüğüne uyanmak, neye kırılacağım konusunda gençliğime nazaran daha seçici yaptı beni. 

İstavritler mesela; yıllarca yüreğimi didiklediler. Göze alınmayışımı, kalpten sevilmeyişimi, köprü altında yediğim ve zehir zıkkım olmuş bir yemeğin sevimsiz hatırasını anlatıp durdular.  Sonunda anladım ki boşunaydı istavrit ölümleri; afiyetle yememiştim, yemeyecektim istavritleri ve kalbimi daha fazla didiklemelerine de izin vermeyecektim.

Öğrendim biliyor musunuz? Zor yoldan da olsa istavrit sezonuna gülümseyip geçmeyi, tüm bunları hatırlasam da ah vah etmeden devam edebilmeyi becerdim. Sonra mı? Pişirdim makarnamı, açtım biramı tabii :))

Hiç yorum yok: