6 Mayıs 2025 Salı

EŞ ZAMANLILIK

 

Hıdır ve Hızır Aleyhisselamın harıl harıl çalıştığı sabahta, semaya yükselen dileklerin, yakarışların uğultusundan olsa gerek, beş buçukta uyandım. İşin aslı, sabah erken uyanmayı değil, sabahın kendisini çok seviyorum ben; sessizliği bölen kuş cıvıltılarını, serinini, tertemiz çiçek kokularını ve güne mavi bir filtreyle girişimizi.

Dün uzun zamandan sonra en güzel İstanbul günümdü. Koşmadan, kovalamadan, çirkinliğe ve telaşa yenilmeden sakince dolandım şehirde. Güzel olana açtım gözlerimi. Binaları, ağaçları, denizi seyrettim. Doya doya baktım şehrin yüzüne. Sanırım O da bu ani ziyaretimi sevmiş olmalı ki, eski günlerdeki gibi cömert ve görkemliydi. 

Tevazu İstanbul'u anlatmaz çoğu zaman. Kendince merhametli tarafları olsa da başına gelen onca şeye rağmen en fazla kibirsiz diyebiliriz onun için. Kibirsiz ama vakurdur. 

Zaten yedi tepeli bir şehrin hangi tepesini eğseniz, bir diğeri ayakta kalmaz mı?

Özlemişim çarşıyı, Nuruosmaniye çınarlarını, denizin kokusunu. Bir zamanlar sıradan eylemlerin arasında ayrıcalıklı bir yeri olan vapur sefalarımızın yıllar öncesinde kalmış olması ne tuhaf...

Ama deniz, deniz seksen öncesindeki gibi kokuyordu. Sanırım en çok bu koku mutlu etti beni.

Eş zamanlılık mı? Bir mektupla gelen ölü dalgaydı. Şimdi yeni birgün:)

Hiç yorum yok: