1 Nisan 2014 Salı

REÇETEMİZ BELLİ: S-E-V-G-İ !

Aslında bunu anlamak o kadar da zor değil. İnsanın tek ve biricik ihtiyacı sevmek ve sevilmek. Yemek yemek, uyumak, üremek gibi ihtiyaçlarımız karşılandığında bile tam anlamıyla huzura eremeyen hayatlarımızda "nedir eksik olan?" diye bakınınca, diplerden bir yerden çocukluk anılarının çıkıp gelmesi de bu yüzden. Orada yani çocuklukta saf sevgi vardır. Biz birilerini, bir şeyleri ve birileri de bizi sevmiştir. Bazen anne baba, bezen komşu teyze veya bakkal amca... Ya da ilk evcil hayvanımız, ilk diktiğimiz lale soğanı..

Zaman ve kafamıza nakşedilen değerler bu en temel ihtiyacı bize bilinçli olarak unutturur. Çünkü kalbinde sevgi kalmamış insanlara hükmetmek ve onları bu eksikliği doldurabilecekleri başka şeylere yönlendirmek herkesin, toplumda söz sahibi olmak isteyen bütün büyükbaşların işine gelir! Sevgi mi? S.. tir et gitsin yaw, al sana bol bol para, kariyer, seyahat, hatta ne bileyim ne istersen o işte!
Sonuç kocaman bir boşluk, kibir, küstahlık!
Aç, açlıktan çıldırmış ve saldırganlaşmış bir ruh!

Okulda çoğu zaman dersi iptal edip cebimden B planını çıkartıyorum. Birbirimize sarılıyor. Birbirimizi gıdıklıyor, güzel sözler söylüyor ve sihirli cümleler yaratıyoruz. Çocuklara, hayata olumlu sözler ve davranışlarla yaklaşmanın bir sihir olduğunu, bunu da ancak kendimizin başarabileceğini oyunlarla, hikayelerle ve yogayla anlatabilmek için hayal gücümün ve yaratıcılığımın sınırlarını zorluyorum. Çoğu zaman da bu çabamın sonucunu alıyorum. Eve giden sihirli bir taşla üzüntüsünü unutan, "bak anne kendimi kucakladım şimdi" diyen bir çocuk şimdiden hayatında harikalar yaratıyor. Bunu yapabileceğine inanıyor.
Bugün kendini kucaklayan minicik kollar, yarın başkalarını kucaklayabilecek. Hatta kendi gibi yürümeyen, kendi gibi düşünmeyenleri de kucaklayabilecek.

Okumak ve öğrenmek nasıl zihin açıcı bir faaliyetse, sevmek de o kadar ruh açıcı bir faaliyet. Tıpkı lavabo açmak için porçöz kullanmak gibi!

Diyeceğim o ki; abilerim, ablalarım bu kadar itişip kakışmayın, azıcık kucaklayın kendinizi. Bu kadar korkmayın dokunmaktan! 
Zira azıcık daha bu kafayla devam edersek açlıktan çıldırmış ruhlarımız insan etiyle beslenmeye başlayacak!

1 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

Daha bugün akşamüstü fpınar yerden topladığı taşların mucizeli olduğunu söylüyordu:) dün beraber markete gittiğimizde market arabasınının içinde ayağa kalkanileceğini söyledim ona eğer isterse. Keyifle kalktı kenarlarından tutundu ve: çok eğlenceli, tıpkı sörf yapmal gibi dedi. Sadece deniz yok ama sende deniz gibi hışşşş hışşşş ses çıkarabilirsin dedi bana. Ve sonra hayal kurmak beni mutlu efiyor deyince yemek istedim onu.