13 Nisan 2014 Pazar

HİKAYELER..

Gezegenin üzerinde orada burada yuvarlanırken sık duyduğumuz cümlelerden biri: "O ho hoo hayatımı anlatsam roman olur!"
Herkesin hayatı roman olur, buna hiç şüphem yok ama herkes hayatını okunabilir bir roman haline getirecek cümleleri kurabilir mi işte bu konuda endişeliyim...

İş hikaye anlatmak olunca kendime güvenim tam sayılır. Sayılır zira ne kadar çok insan varsa o kadar da farklı tarz var. Benim sesim, bakışım, elimi kolumu sallayışım ya da birinci tekil şahıslı uzun cümlelerim kimilerinin hoşuna giderken, bazıları "aman ne gıcık kadın" diyebilir. Neden olmasın? İnsanız hepimiz:)

En sevdiğim şey, çocuklara içine çocukluğumu gizlediğim masallar anlatmak. İkinci favorim ise yine çocuklara, her paragrafında bol bol yasak kelimeler geçen masallar anlatmak. Mesela Eda Liza ve Leyla Nora'ya anlattığım "PIRT MASALLARI"
Bilirsiniz işte, osuruk, bok, çiş, kaka, popo gibi kelimeler yasaklıdır. Çocuklar bu kelimeleri sık sık kullanarak anne ve babalarının tepkisini ölçerler. Hatta işi ileri bir aşamaya taşır, olmadık yerlerde olmadık yerlerini eller ve mahçup etmeye çalışırlar. Bakalım nasıl tepki verecektir şu büyükler?

Eda ve Leyla sayesinde bu konuda müthiş antremanlıyım. Meme ve popomun ellenmesi, benden pırtlı masal istenmesi hayatımda olağan şeyler.  Öyle de olmalı. Neden derseniz bu basit gibi görünen konular "olmakta olan küçücük varlıkları" gelecekte inanılmaz etkiliyor. Kendini, duygularını ifade edemeyen, utangaçlığından sıyrılamayan, özgüveni yerlerde  yetişkinlere davetiye çıkartıyoruz.


Bırakın prenseslerden, prenslerden ve sihirli ülkelerden bahsetmeyi. O ülkelerin kanalizasyonlarını, caddelerinde yürüyen hamamböceklerini, durmadan gaz çıkarttığı için evde kalan güzeller güzeli kral kızlarını anlatın! Hikayelerimiz hem gerçek olsun, hem de gerçek diye burnumuza dayatılan kalıpların hepsinden daha gerçek!

Hikaye anlatmak meselesine geri dönersek hayatımı anlatsam roman olmaz, benim hayatımdan olsa olsa birkaç masal, üç beş öykü çıkar. Çünkü roman yazmak sabır, teknik ve istikrar ister ki bu üçlü bende olsa blog köşelerinde işim ne! Peh:))

1 yorum:

Dicle Kırmızıtaş dedi ki...

Bok, çiş, kaka! Ohh be ha bi de osuruk tabi! Şimdi uyuyabilirim :))