30 Aralık 2008 Salı

Ne yazık ki artık eskisi kadar iyi fotoğraf çekemiyorum; parmaklarım büyüsünü kaybetti sanki... Ama bu kare bence yılın en iyisi oldu. Yazarak anlatamadığım pek çok şeyi bir saniyede anlattı... Teknik olarak yerden yere vursanız bile umurumda değil, çünkü beni yüzlerce sayfa yazmaktan kurtardı!
İşte tam da bu sebeple, bir yıl boyunca blogumu takip etme nezaketi gösteren herkese hediyem olsun istedim. Adı: Kuşlar, Melekler & Prusya Kralı...

Söylemek istediğim çok şey var ama nedense yazmaya başladığımda kelimeler tüm demek istediklerimin anlamını eksiltiyor. Sanırım öncelikle "mutlu yıllar" dilemek istiyorum. Hepimize. Daha çok güldüğümüz, daha fazla farkında olduğumuz birbirinden güzel anlar diliyorum. Yanımızdan geçen hayatlara daha sık bakalım, onlarla göz göze, öz öze gelelim istiyorum. Ölümlü varlıklar olmanın şuuruna erdiğimiz, hayattan çalınacak pek çok özel gün diliyorum. Daha çok seyahat edilen, daha az üzüldüğümüz, nutella ile savaşmadan ( Virgilius bu sözüm ikimize ve tüm Nutella severlere:)) yaşayacağımız bir yıl diliyorum:))

Herkesin gönlünce bir sevgili bulduğu (bu dilek özellikle Muse içindir:)) , tekrar 30 beden kot giydiğimiz (acaba becerebilir miyim?:)), saçlarımızın gürleştiği (Burhan'cığım Bioxin ile herşey mümkün:)), gözlerimizin parladığı (tıpkı Eda Liza gibi), bol bol buluştuğumuz (bu yıl başardığımız gibi) sevgi dolu bir yıl olsun!

Cats Türkiye'de sahnelensin, U2 İstanbul'da konser versin, Pink Martini bizim bahçede sadece bana çalsın, profiterolden kuleler inşa edilsin, Topkapı Sarayı'nda bir odam olsun gibi ütopik dileklerim de var tabii:)) İsteyenin bir yüzü kara, vermeyen...

Son olarak bu sabah mail olarak gelen ilginç bir yazıyı paylaşmak istiyorum:

Türklerin Orta Asya'dan göç etmeden evvel ve tek tanrılı dinlere geçmelerinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir "akçam ağacı" bulunuyor. Bu ağacın tepesi de gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen'in sarayına kadar uzuyor ve buna "hayat ağacı" diyorlar. bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde bulabiliriz. Ülgen, insanların koruyucusu; sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor. Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece, gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra da gün, geceyi yenerek zafer kazanıyor. Bu, güneşin yeniden doğuşu; bir "yeni doğum" olarak algılanıyor Türklerde. Bayramın adı "nardugan". "nar=güneş", "tugan/dugan" da "doğan". Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. İşte bu güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle "akçam ağacı" altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi, diye Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar; dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar tanrıdan. İnanca göre, bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu bayram için evler temizleniyor ve güzel giysiler giyiliyor; ağacın etrafında şarkılar söylenip oyunlar oynanıyor. 
Yaşlılar, büyükbabalar ve nineler ziyaret ediliyor; aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar (Yedikleri, yaş ve kuru meyveler yanında, özel bir yemek ve bir tür de şekerleme). Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömrün çoğalacağına, uğur geleceğine inanıyorlar. Yazılana göre, "akçam ağacı" sadece Orta Asya'da yetişiyormuş.


Mutlu Yıllar:))














4 yorum:

yasemin dedi ki...

mutlu yıllar fortunata. yılın son günlerinde keşfettiğim güzel isimli blogunu, 2009'da okumaya devam edeceğim. sevgiler.

Brajeshwari dedi ki...

Mutlu yıllar diliyorum bende..
Hoş anılar ve suprizler getirsin sana 2009...

Sevgilerimle..

Arzu Pınar dedi ki...

:) MUTLU SENELER. SEVGİLERİMLE,

kelebeklerözgürdür dedi ki...

iyi seneler sevgili rapunzel..:) bol kahkahalı, mutlu, sağlıklı, dostlarla keyifli, sevgi'li bir yılda yine birlikte gülmek, coşmak ve paylaşabilmek dileğiyle...

2009 gel artıııık :)