24 Aralık 2008 Çarşamba

Hayatla Yakartop Oynamak:))



Merhaba Aralık,
Seni sevmediğimi söylediğim her gün, karmamızı daha da karmaşık hale getirdiğimi nihayet kabullendim. Bu nedenle "seni sevmiyorum Aralık" söylemimi artık tekrar etmeyeceğim. Bu sondu. Öyle pat diye olumlu bir cümle gelemeyecek benden ama söz; deneyeceğim:)

Aramızdaki suların ısınması için hediyeleri paketledim bugün. Kızların bulutlarını* çiçekli kağıtlara sardım, büyük kızların hand ve de home made hediyelerini özene bezene tamamladım. Anneme bir olmazsa olmaz:)), teyzeme yeni yazdığım bir masalın ilk üç sayfası ve kendi ellerimle dikip işediğim kumaş bir Ay, Prusya Kralı'na ise eğitici bir sürpriz hazırladım. Elbette Muse, Burhan, Pilatescadısı, Sophie, Ebru ve Burak'ı, Bingül, Cenco'yu da unutmadım:))

İçimdeki çözülmeyi sağlayan yine çocuklar oldu. Sophie'nin Noel yemeği heyecanı ve benim prenseslerimin muhteşem ağacı! Hayatta onların gülüşünden, gözlerinin ışıltısından daha kıymetli ne biliyorum? Hiç bir şey!

İnsanlar ölür, insanlar ayrılır, insanlar parasız kalır, insanlar sağlığını yitirir, insanlar inancını yitirir ama inananlar için gece daima güne döner. Eğer zifiri karanlık ise hissettiğimiz, gecenin sonuna geldik demektir. Benim Aralık ayı boyunca hissettiğim tam olarak zifiri karanlıktı. Bitti. Benim yeni yılım dün gece başladı. Nasıl mı devam edecek, şöyle:

25 Aralık Perşembe; Kirişoğlu Ailesi ile Noel yemeği.
26 Aralık Cuma; Burhan ve Muse kardeşlerle akşam sohbeti.
27 Aralık C.tesi; Külkedisi ile Noel partisi ve son hediyelerin paketlenmesi.
28 Aralık Pazar; Aile kahvaltısı. Muhtemelen kalabalık oluruz:))
29/30 Aralık; Pilatescadısı ve sınıfıyla İyi Seneler kutlaması. Erkut'a kurabiye götüreceğim:))
31 Aralık; Sürpriz! Buraya yazarsam 1 Ocak günü ne yazacağım?:))

Bu yazının başında gördüğünüz fotoğraf bence hayatla ilgili çok önemli bir şey anlatıyor. Aramızdan kaç kişi bu mutlu tabloya sahip olarak büyüme şansı yakalayabildi ya da bunun devamlılığını sağlayabildi bilmiyorum. Bildiğim tek şey; aile sahip olduğumuz biricik hazinedir. Ve biyolojik ailemizi genişletme şansımız olduğu gibi, gönlümüzde de bir aile kurabiliriz.

Bütün içtenliğimle herkese tam bu fotoğraftaki gibi içinizi ısıtacak bir tablo diliyorum. Kiminle olduğu önemli değil; çocuklarınız, dostlarınız, çiçekleriniz ve hatta eve alsam mı acaba diye durup durup baktığınız o güzel gözlü kedicik bile olabilir. Siz her kime aile diyorsanız, her kim içinizi ısıtıyorsa onunla geçireceğiniz çok güzel bir yıl diliyorum. Bütün dilekleriniz, hayalleriniz gerçek olsun. En akıl almaz rüyalarınızı cesurca yorumladığınız sabahlara uyanın. Dilerim hiç olmadığınız kadar mutlu olun:))

Ölümlü olduğunuzu anlayın. Gidip bir mezarlıkta uzun uzun yürüyün; gözlerinizi kapatın ve kendinizi iki metre toprağın altında hayal edin. Toprağın nemi üşütsün sizi. Karanlık, güneşin kıymetini anlamanızı sağlasın. Bütün bunları ölmeden önce ama tıpkı ölmüşcesine hissederek yapın ki, ölüm geldiğinde farkına bile varmadan harcadığınız günler için hayıflanmayın.

Barınmak için bir eve, giymek için bir ayakkabıya, doymak için bir tabak yemeğe ihtiyacımız var. Bundan daha fazlası çabalamaya değmez. Daha fazla madde, daha fazla anlık haz ama sonrasında çok daha büyük boşluklar yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Bunu görebilmek için seksen yaşımızı beklemeye gerek yok. Yapılması gereken tek şey sımsıkı kapadığımız yüreğimizi açmak! Gözlerimi kıstığım zaman beni uyarın!

Bütün bu genellemelerden sonra son bir kaç cümlem var 2008'e:
Bu yıl hayat benimle yakartop oynadı; bir can benden, bir can ondan... Kazanan da yok, kaybeden de. Hala bir canım var. Bu da umut demektir. Oyun devam ediyor. Ve ben, o bir canın ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Bana 2008'in vermeye çalıştığı mesaj buysa aldım. Teşekkür ederim.

Sevdiklerimin ölümüne, sevdiklerimin umutsuzluğuna seyirci kalışım, tanıyamadan yitirdiklerimin içimde bıraktığı burukluk, neredeyse bir hastalığa teslim edecekken son dakikada aramıza dönenin tarifsiz sevinci ve son olarak da aslında hiç bir zaman benim olmayanı kaybetmemin de mümkün olamayacağını anlamamın kıymeti... Hepsi inanılmaz önemliydi.

Bütün bunlar hiç kolay olmadı. Ama çok şanslıydım. Bana, döve söve anlatılan bütün bu hikayelerden dersimi alırken, yanımda hep dostlar vardı. Parasızken, moralsizken, hatta sağlıksızken hiç yalnız kalmadım. Şimdi;

Prusya Kralı'na (lokumlar ve Gaziantep'den gelen o çok güzel tepsi için), Külkesi'ne (Ejderha Bilimi kitabı ve onlarca kahve için), Maviay'a (köyümden taşıdığı kupa ve kozalak için), P. Özer'e (köyümden getirdiği lale ve akıl defterim için), Cenco ve Bingül'e (birbirinden kıymetli davetler ve lezzetli yemekler için), Pilatescadısı'na (bedenime ve ruhuma sağlık kazandırmak yolunda verdiği sonsuz destek için), Kirişoğlu ailesine ( Eda Liza Ve Leyla Nora gibi iki küçük melekle komşu olma şansı verdikleri ve samimiyetleri için), Muse'a (Pazar sabahlarımı güzelleştirdiği için), Burhan'a (beni sağlığı kadar sevdiği için), anneme (yaşadığı için), teyzeme (benden asla vazgeçmediği için), N. K.'ya (gittiği limanlardan getirdiği taşlar için), E.S'a (aşk olmadan meşk olmayacağını anlamamı sağladığı için), Erol Hoca'ya (denizde geçirdiğim her dakika için), Ebru'ya (hayatımı çiçekleriyle doldurduğu için), blogumu okuyan ve yorum bırakarak hayatıma yazı üzerinden dahil olan tüm okuyuculara (yazdıklarımı değerli hissetmemi sağladığınız için), artık bu dünyada olmayan sevgili dayıma (geç olsa da onun güzel kalbini görebildiğim için), zamana (saçıma ve yüzüme bıraktığı izler için) ve her yıl olduğu gibi Zeynep'e (bana bir yerlerden gülümsediği için)....
Hepinize çok teşekkür ederim.

Hoşçakal 2008.




*Toz pembe banyo havluları:))

2 yorum:

pilatescadisi-pilateswitch dedi ki...

ben sana teşekkür edrim canım arkadaşım hayatıma dahil olduğun için,seni seviyorum..

kelebeklerözgürdür dedi ki...

bu güzel yazıyı okuyunca ben de sana var olduğun için teşekkür etmek istedim. her zaman ederim de, sabah sabah bu harika yazıyı okuyunca bir kez daha bir de buradan etmek istedim. dostluğu bir kenara koy, varlığına tanıklık etmek bile çok keyifli...gerçekliğin, bulutlara değen gözlerin, derinlere uzanan köklerin, hep atan kalbin (bence o bir kutuda veya halının desenlerinde değil, tam da olması gereken yerde), sezgilerin, her daim elindeki malzemeyle yarattığın büyülü anlar için...seni tanımak benim hayatta başıma gelen en iyi şeylerden biri sevgili rapunzel...güzel bir senenin yine ara ara birlikte altından girip üstünden çıkmak dileğiyle :)