Bir çorba pişirdim sevgilim için, onun haberi yokken.. Akşam eve döndüğünde kocaman bir kaseye doldurdum ve bir dilim ekmekle sofraya getirdim. Masanın hemen yanındaki mum çiçeklerinin kokusu karıştı çorbamızın buharına.
Gülerek gözlerime baktı, birer kaşık aldık çorbadan. Daha da büyüdü gözlerindeki gülücük.
"İçim ısındı, ne lezzetli bir çorba bu " dedi. Benim de için ısındı, ama çorbadan çok onun gülen gözleriyle. Sordum:"Bu çorbada farklı bir tat var, ne olduğunu anladın mı?"
"Evet, sahi ne var içinde sevgilim?" dedi.
Anlattım ona, en baştan ve hiç çekinmeden:
" Bu çorbayı pişirirken içine süt, lale ve erguvan yaprakları koydum. Karıştırırken en eski masallarımı mırıldandım. Laleler rengini, erguvanlar tadını ve yaşlarım tuzunu verdi". Sonra sustum, tutamadım kendimi ve ağlamaya başladım. Son kez ağladığımı bilmenin huzuruyla..
Hızlıca oturduğu sandalyeden kalktı, sımsıkı kucakladı beni. Kollarımı boynuna doladım ve usul usul ağlamaya devam ettim. Ta ki burnuma mum çiçeğinin kokusu gelene kadar...
Sabah pencereyi açtığımda mevsim değişmişti; mis gibi boğaz havası doldu ciğerlerime. Ne lale, ne de erguvan kalmıştı içimdeki sokaklarda. Yaşlarımla yıkanmış, akıp gitmişti korkak mevsimler. Sadece o, ben ve mum çiçeklerinin yazılmamış masalları vardı artık. Hoşgeldin sevgilim.
Gülerek gözlerime baktı, birer kaşık aldık çorbadan. Daha da büyüdü gözlerindeki gülücük.
"İçim ısındı, ne lezzetli bir çorba bu " dedi. Benim de için ısındı, ama çorbadan çok onun gülen gözleriyle. Sordum:"Bu çorbada farklı bir tat var, ne olduğunu anladın mı?"
"Evet, sahi ne var içinde sevgilim?" dedi.
Anlattım ona, en baştan ve hiç çekinmeden:
" Bu çorbayı pişirirken içine süt, lale ve erguvan yaprakları koydum. Karıştırırken en eski masallarımı mırıldandım. Laleler rengini, erguvanlar tadını ve yaşlarım tuzunu verdi". Sonra sustum, tutamadım kendimi ve ağlamaya başladım. Son kez ağladığımı bilmenin huzuruyla..
Hızlıca oturduğu sandalyeden kalktı, sımsıkı kucakladı beni. Kollarımı boynuna doladım ve usul usul ağlamaya devam ettim. Ta ki burnuma mum çiçeğinin kokusu gelene kadar...
Sabah pencereyi açtığımda mevsim değişmişti; mis gibi boğaz havası doldu ciğerlerime. Ne lale, ne de erguvan kalmıştı içimdeki sokaklarda. Yaşlarımla yıkanmış, akıp gitmişti korkak mevsimler. Sadece o, ben ve mum çiçeklerinin yazılmamış masalları vardı artık. Hoşgeldin sevgilim.
1 yorum:
Sen ne derin anların içinde bu anını yaşamaya çalışıyorsun, derinlerden çıkmak için bir ayak vursana diplere, anına dönsene... göz yaşın son olsun bırak geçmiş anları güzel kalpli arkadaşım. Varlığın nedense apayrı bir hoşluğu tanıştırdı bana duygu olarak ,bakış olarak. Görünce seni veya okuyunca, gülüşün ardındaki keder bazan gerçekten ufalamaya çalışırken seni ben yakalıyormuşum gibi hisettiriyor bana. annenin gözlerini anlattığın yazın da etkilemişti beni, gülkurusunun nasıl lila olduğu da,masalların üstündeki uçuş gecelerinden esintilerde de etkilenmiştim, mum çiçeklerinin kokusunu çorbanın buharında burnuma değerken hissetmek de beni sendeletti. Yazılarında entresan bir silkelenme yaşıyorum durup beklemek geliyo yazının son noktasından sonra biraz..Gözlerinde gülücüğü, dudaklarında neşeyi yakıştırıyorum arkadaşım sana.kalbinde olan sevgileri yaşamayı yakıştırıyprum sana. Yazılarındaki gizli ve içinden sanki bilerek çıkmak istemezmişsin gibi sırtını dayadığın hüzün, seni sımsıkı kucaklamış gibi geliyor bana.. Bunu istiyor musun gerçekten. Çözemediğim bir şey mi var yoksa sende ve acaba ben ne yapabilirim diye düşünmeden edemiyorum.sevgiyle içtenlikle öpüyorum seni...
Yorum Gönder