Bu sabah otobüste, burnumuza "hayat" adı altında dayatılan keşmekeşe inat gülüp söylerken ve paralarıyla, ben haklıyım edalarıyla mutsuzluğa batmış garibanlar için de fazladan iki kahkaha atarken; muhterem dostum "çocukların yerde gördükleri ekmeği alıp, üç kere öpüp başlarına koydukları yıllarda o gösterdiğin ağacın rengine gülkurusu denilirdi, bak şimdi lila oldu" dedi.
Birkaç saniye gülemedim. Yüzümdeki tebessümü donduran, dün gece uykumu kaçıran tüm yitik zamanlara derin bir küskünlük dolaştı içimi. Neyse ki tam suyun yanından geçiyorduk; uzatıp elimi otobüsün camından soğuk su çarptım yüzüme. İyi geldi. Akşamın M/melteminden kalan sohbet kalbimi, buz gibi su yüzümü serinletmiş olarak başladım güne.
Yani? Ne mi demek istiyorum, şunu demek istiyorum: Kim korkar hain kurttan?
Birkaç saniye gülemedim. Yüzümdeki tebessümü donduran, dün gece uykumu kaçıran tüm yitik zamanlara derin bir küskünlük dolaştı içimi. Neyse ki tam suyun yanından geçiyorduk; uzatıp elimi otobüsün camından soğuk su çarptım yüzüme. İyi geldi. Akşamın M/melteminden kalan sohbet kalbimi, buz gibi su yüzümü serinletmiş olarak başladım güne.
Yani? Ne mi demek istiyorum, şunu demek istiyorum: Kim korkar hain kurttan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder