11 Mayıs 2017 Perşembe

KARŞI KIYI..





Yuva.. Azmi Varan'ın eğitimde geçirdiğim iki gün bana bu kelimeyi uzun uzun düşündürmüştü. Çocuk istediğimi söylemiştim ona. Azmi Bey de, "hayvanlar bile önce güvenebilecekleri bir eş bulup, sonra yuvalarını kuruyor ve ardından yavruluyorlar!" demişti. Şamar gibi yüzüme vuran bu açıklamadan sonra fark etim; uzun zamandır bir yuvam olmadığını, yuvamı aradığımı, bulamadığımdan ve bir yuva yaratamadığımdan doğurmadığımı..
 
Hiçbir toprak parçası ev olmamıştı bana, hiçbir erkek çocuğunu doğuracak kadar güven vermemişti. Belki bu yüzden hiç hamile kalmamıştım. Birlikte yaşlanacağım adamı bulamamıştım.
 
Hani aramakla bulunmazdı ama arayanlar bulacaktı? Çok mu aramıştım? Ararken yanımdakileri mi atlamıştım?
 
Sonuçta yuvam yoktu benim.. Yuva yapan dişi kuş rolü üzerime oturmayan bir elbise gibiydi.
 
Sanırım yaklaşan anneler günü beni hassaslaştırıyor. Bana zaman kaybettiren, "mış" gibi davranan herkese karşı kırgınlıklarım, kötü hatıralarım canlanıyor. Bu yüzden hepsinin, herkesin üzerine basıp, yuvama doğru yürümek ve ardıma bakmamak istiyorum.
 
Sanırım bu defa kararlıyım. Çünkü yollardan yoruldum..  Aramaktan yıldım. Oturmaya ihtiyacım var.
 
Gezi olayları patladığında Almanya'daydım. Yüreğim ağzımda, öylece durdum televizyonun önünde. Jasmin beni teselli edemedi. Sakinleşemedim. Ya eve dönemezsem korkusu içimi kemirdi. Peki ya sevdiklerime bir şey olursa? Tohum hikayesini orada yazdım. Gizemli bir kadın tarafından avucuma bırakılan tohumları nasıl olmadık yerlere savurduğumu anlatan hüzünlü bir hikayeydi..
 
Kimseye okuyamadım.
 
Gezide olanlar bana Refah Partisi'nin İstanbul zaferinde hissettiğim korkuyu çağrıştırmıştı. O gün o kadar korkmuştum ki, eve döndüğümde dizlerim titriyordu. Sevinci taşkın insan topluluğu beni paniğe sürüklemişti. Kontrolsüz kalabalıklardan çok korkuyordum.. Eski bir anım canlanıyordu sanki..
Yuvasız kalmak, yuvaya dönememek, kalabalıkların ayakları altında ezilmek... Merhametsizlik beni fazlasıyla telaşlandırıyordu.
 
Şimdi ne mi yapıyorum? En derin korkularımdan birine kafa tutuyorum. Bu işin sonunda kıçımın üzerine oturmak da var ancak eğer denemezsem nasıl bileceğim başarıp başaramayacağımı? Ya yuvamı bulursam?
 
Belki de sürgünde olmak o kadar  da kötü değildir. Ve belki de  aradığım yuva karşı kıyıdadır...

11.05.2017
 
 

Hiç yorum yok: