10 Nisan 2017 Pazartesi

HOLA Mİ AMİGO


 
 
 
Bumerang gibi hikayeler var şu hayatta, dönüp dönüp gelen, her geldiğinde az evvel yaşanmış gibi insanın ruhunu ezip geçen.. Hep gafil avlanılan, her gelişinde zamanın boşluklarına düşüren kıymetli, eşsiz ve öldürücü hikayeler..
 
Bazen tam da çok eğlenirken, kahkahaları boğazda düğümleyen, gözlerimizin içindeki gülümsemeyi birkaç saniyede gözyaşı seline çevirebilen, bizi içinde olduğumuz andan alıp, çoktan gerilerde kalmış eski yaşanmışlıklara fırlatan hikayeler...
 
Barıştım, yasımı tuttum dediğimizde önümüze gelen, asla geçer not alamayacağımız zamansız vedalar...
 
Bahardan nefret etmemek için çok direniyorum. Dün bir mor salkımı öperken neden aklıma düştün bilmiyorum. Ya da şu filmi izlerken nasıl savruldum dostluğumuzun uçsuz bucaksız sahillerine? Oraya nasıl gittim?
 
Bu şarkı... Dinlediğim, bildiğim bir melodi gibi.. Kalbime doğru söyleniyordu sanki.. Hiç anlamadığım sözleri senden mesaj gibiydi.. Neden böyle algıladım? Bana ne diyorsun dostum?
Özlemek ve kavuşamayacak olmamızın bilgisi kemiklerimi un ufak etti... Gün boyu etime battı sensiz hayatım!
 
Ne çok hayalimiz vardı. Konuşmadan anlaştıklarımız. Aşklarımız, kavgalarımız.. Sözlere gerek kalmadan gülmelerimiz... Senin dilin, senin ülken ve şimdi sensiz bir Güney Amerika! O hiç binmediğimiz gemi... Hiç gitmediğimiz lokanta... Keşke bana geri dönebilsen... 

Keşke zamanın bir yerinde beni buradan çekip alsan....
 
 
 
 
 

1 yorum:

Hande Yıldız dedi ki...

siteniz çok güzel paylaşım için teşekkürler, bende beklerim :)