7 Nisan 2017 Cuma

BANA PENCERENİN DIŞINDAN BAKIYORSUN YA, O KADAR BOŞ Kİ GÖZLERİN..

 
 
Üzülmüyorum sanma, elbette üzülüyorum. Kim ister bu denli belirsiz ve pamuk ipliğine bağlı bir hayatı?
En çok neye üzülüyorum biliyor musun? Bugün tası tarağı toplayıp gitsem, yani ölsem veya başka bir ülkeye göç etsem kimsenin bi tarafında olmaz! Ha, çok konuşur, bi ton yıldırıcı yorum yaparlar o ayrı. Hasta olsan, sebebini anlamakla ilgileneceklerine facebook semalarından edindikleri sağlıklı yaşam reçeteleriyle nasıl iyileşeceğini anlatır dostların. Göç edeceksen daha fena; vatan millet sakarya şiirleri okurlar ezberden, üstelik rakı sofralarında!
 
Her durumda sürgünüm. Bu ülkede tek başına yaşayan çocuksuz bir kadın olarak hakkım olan saygıyı görüyor muyum sanki? Annem görmüş mü? Ya anneannem? Neden korkacağım? Yunanın beni kesmesinden mi? Birilerinin kapıma dayanıp "sevmiyoruz yaşam şeklinizi Elvan Hanımcım," demesi an meselesiyken varsın bir defada kessin beni Yunan! Her gün öleceğime, her sabah acaba hala iyi kötü bir yaşam hakkım var mı diye endişeyle uyanacağıma, varsın kanımı Yunan akıtsın. Zaten alacaklı değil mi benden komşum?
 
Oysa hiç zarar vermedim ben içinde yaşadığım topluma. Çalmadım, çırpmadım, öldürmedim. Komşumun kocasına göz dikmedim. Vergi kaçırmadım. Ahlak kurallarını, yazısız değerlerini çiğnemedim.. Yine de nasıl ağır bir nefesi var ki, ensemde hissetmekten bıktım! Ezberciliğinden, sorgulamadan kabul edişlerinden, inatla öğrenmeyişlerinden yıldım. Zaten bir yaban ottum, iyice yolundum!
 
Evet dersen, kalamam. Aslında hayır desen de kalmam belki...
 
 
 
 

Hiç yorum yok: