10 Temmuz 2016 Pazar

YENİ EV

 
 
 
 
 
 
Anneme inadımdan mı, yoksa gerçekten tercihim mi bilemiyorum ancak bahçe katı ve teras daireleri oldum olası severim. Bana daha yaşanılası ve eğlenceli gelir. Sanki ara katlardan daha fazla yaşam alanım varmış gibi algılarım.
 
Bu evim de bir bahçe katı; balkonumun önünde güzel bir palmiye, gövdesi kucaklanamayacak kadar kocaman ağaçlar ve kediler var!
Muhtemelen çocukluğumda da bu ağaçların önünden geçip gidiyordum. Ve muhtemelen bu kedilerin büyük büyük annelerini seviyordum. Tek farkla, arkadaki evde oturacağımı hiç düşünmemiştim!
 
Burası benim mahallem. Öyle laf olsun diye değil, kelimenin tam anlamıyla benim mahallem. Ve özlemişim... Beş yıl sonra geri dönmek o kadar ilginç ki.. Birinin veya bir şeyin hem bu kadar tanıdık, hem de bu denli yeni olması...
 
Evimin sabahlarını ve akşamlarını çok seviyorum. Doğrudan ışık almadığı için dört mevsim Londra havası mevcut. Üstelik serin! Temmuz ayında uzun kollu tişört giymek zorunda kalıyor, ayaklarım üşüdü diye uyku sersemi çorap arıyorum!
Sokak güvenli. Yakınlarda ihtiyacım olabilecek pek çok şey mevcut. Dikkatimi dağıtacak ses yok. Ailemin diğer üyelerine yürüyüş mesafesinde ve en önemlisi sevdim ben burayı.
 
Dün gece balkonun kapasitesine baktım da sekiz kişi yemek yiyebiliyoruz. Elbette çok konforlu olmuyor ama oluyor işte!
Aslında evi ev yapan içindeki insan enerjisi. Diğer evimden nasıl buz gibi soğuduğumu düşünüyorum da bazen, tek sebebi içinden çekilen hayattı. Daha doğrusu ben öyle algılamıştım. Sanki lunaparkın ışıkları sönmüştü.. Taşındım. O duyguyu orada bile bırakmadım, benden sonra taşınacak olanlara zarar versin istemedim. Artık kullanmayacağım eşyaların çoğu gibi attım!
 
Yeni ev, yeni heyecan demek. Yeni çiçekler, davetler, kahveler, şaraplar demek.. Bu yüzden kutlanmaya değer.
Neden bilmem, bu sabah evime teşekkür etmek istedim, beni çabucak sarıp sarmaladığı için:)
 
 
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok: