22 Ocak 2011 Cumartesi

SİHİRLİ KULEDEN AYRILIŞ.



Zamanın bir yerinde, uzak ülkelerin bize en yakın olanında dünyanın en güzel prensesi Eda Lisa yaşarmış. Kalbi kristalden, gözleri zümrütten ve dudakları yakuttanmış bu prensesin. Çok seveni varmış. Hatta o kadar çok seveni varmış ki, halk daima onu görebilmek için kulenin kapısında beklermiş. Bu dünyalar güzeli prensesin o çok sevenlerinden biri de ejderhasıyla yedi iklim dört bucak dolaşan, tek kusuru kalbindeki
kambur olan altın saçlı bir kadınmış.
Prenses ve bu kadın tam beş yıl önce karanlık ama çok karanlık bir gecede tanışmışlar. Kadın onu gördüğü anı hiç unutmamış. Bu bebek, Altın Saçlı Kadın için sevilmesi gereken güzel bir bebekten çok daha fazlasıymış. Bu bebek önceki hayatlardan gelen bir şifacıymış. Kadın ona ilk dokunduğunda anlamış bunu.
Anlamak? Belki de bütün kalbiyle inanmış demek daha doğru olur.
Aradan yıllar geçmiş. Bebek büyümüş, büyümüş. Kadın yaşlanmış yaşlanmış... Ama birbirlerine duydukları sevgi hiç azalmamış. Sadece, kadın anlamaya başlamış ki, prensesin önünde uzun bir yol var ve o her adımı izleme şansına sahip değil. Bunu farketmenin derin üzüntüsünü düşünmeye başladığı anda kuledeki odasına bir talip çıkmış. Peki, demiş Altın Saçlı Kadın, belki de uzaklaşmanın tam zamanıdır.
Ve kuledeki odasını soğuk bir kış günü boşaltmaya karar vermiş.
Çok zormuş taşınmak. Eşyalar sorun yaratmıyormuş. Onları tek tek silip, kağıtlara sarıp kutulara yerleştirmek en kolayıymış. Asıl sıkıntılı durum, bu odadan dışarı çıkamayacak olan anılara bunun nasıl anlatılacağıymış.
Altın Saçlı Kadın günlerce ağlamış. O kadar çok ağlamış ki, anılar sonunda pes etmişler. Çünkü biraz daha ağlarsa hep birlikte boğulmaları an meselesiymiş. İkna olan anıları son kez sevip okşayan Altın Saçlı Kadın, taşınmak için ona yardım etmeyi teklif eden, bu süreci yapa yalnız geçirmesine neden olan herkesten nefret etmiş. Prenses Eda Lisa hariç. Çünkü o küçücükmüş ve belki de henüz farkında bile değilmiş bu taşınmanın. Altın Saçlı Kadın bu evden bir tek onun anılarını koymuş kutulara. Bir tek Eda Lisa'nın kristal kalbi ve zümrüt gözleri varmış yeni eve gidecek eşyaların arasında.
Ve bir gece artık dökülecek gözyaşı kalmadığını düşündüğü bir anda kutulardan bazıları kımıldamış! Yataktan yavaşça doğrulmuş Altın Saçlı Kadın. hayatında ilk kez hareket eden bir kutu gördüğü için şaşkınmış. Ama korkmamış. Sadece ne yapması gerektiğine karar veremiyormuş. İşte tam o sırada biri pencereyi tıklatmış. Beklenmedik zamanların en sevilen mucizesi oradaymış! Üstelik yalnız da değilmiş. Prenses Eda Lisa ve ejderha gelmişler! Eda Lisa artık Altın Saçlı Kadın olmadan da ejderhayı çağırabiliyor ve ikisi birlikte zaman geçirebiliyorlarmış. Ve bu defa gerçekleşen mucizede büyük bir anlam varmış, zira prensesle vedalaşmak dışında hiç bir acısı yokmuş Altın Saçlı Kadın'ın...
Pencereyi açmış. Ejderha ve prenses yavaşça odaya girmişler. Altın Saçlı Kadın, yavaş yavaş duvarın kenarında duran anıları almış eline. Bunlar onun kırk senelik ömrünce hiç farkına varmadan biriktirdikleriymiş. Prenses ise zaten biliyormuş son beş yılda birikenleri ama , kadın ona, onsuz zamanları da anlatmak istemiş...
Altın Saçlı Kadının hikayesi çok hüzünlüymüş. Ejderha, o anlattığı sürece gözlerini hep pencerenin dışında kalan bir ağaca sabitlemiş. Ama prensesin gözleri, Altın Saçlı Kadının gözlerindeymiş. Bu da dünyanın tamamı demekmiş zaten. Zaten bütün masallar onun için değil miymiş?
Kadının hikayesi bittiğinde prenses eline bir makas almış ve anıları küçücük küçücük parçalara ayırmış. Daha sonra da onları eteğine doldurup balkondan boşluğa savurmuş. Eteklerini iyice silkeledikten sonra da Altın Saçlı Kadının gözyaşlarını silmiş minicik elleriyle. Onun ellerinin dokunduğu her yerde hayat yeniden gülümsüyormuş. Altın Saçlı Kadın, anıları özgür bırakan bu ellere minnettar, yanında götürmek istediği tek anı kutusunu göstermiş prensese. Prensesin kutusu ayrıymış tabii.
Birici kutuda şiirler varmış; kalbi bedeninin yüz katı büyüklüğünde, eski çağlardan bugüne sürgün edilen çok sevgili bir şovalyenin şiirleriymiş bunlar... Sonra resimler varmış; bu resimler Halikarnassos'da yaşamış, değeri az bilinen bir dosta aitmiş. Defterler çıkmış, mektuplar... Deniz kabukları ve küçücük ceviz kabuğundan bir gemi! Hepsini tek tek anlatmış kadın, prensese.
Sonra sıra ikisinin ortak anılarıyla dolu olan kutuya gelmiş. İlk kucaklama, ilk koku, kalplerin ilk heyecanı bu kutudaymış. Altın Saçlı Kadının kalbindeki lanetin kalktığı an bu kutudaymış. Bu an ve o anda kurulan bağ o kadar güçlüymüş ki, bunu ne bir mikroskop altında, ne de teleskopla görmek mümkün değilmiş. Bu gerçek ancak kalbiyle bakanlar*a görünebilirmiş. Üstelik değiştirilemezmiş, zira yaşanan anlar sonsuza dek yaşayanlara ait kalırmış. Çok ağlamış Altın Saçlı Kadın. Kolay değilmiş bir prensesten ayrılmak.
Prenses Eda Lisa onu sakinleştirmiş. Eğer gitmezse başka prenselerle tanışmasının zor olacağını anlatmış. Üstelik bu tam bir ayrılık sayılmazmış. Kule ile kadının taşınacağı yeni evin arasındaki mesafe ejderha için iki dakika, ölümlüler için 20 dakika ve birbirini seven kalpler için aslında hiç yokmuş!
Kadın ağlamayı bırakmış. Prensese sıkı sıkı sarılmış. Ona pembe bir menekşe bırakmış. Çünkü pembe kalp çakrasının rengiymiş. Çünkü pembe menekşe yaprağı mikroskop camı altında ejderha, prenses ve Altın Saçlı Kadının paylaştıkları anlar gibi parlıyormuş!
Mutlu Yıllar Majeste, ömrünüz uzun beşinci yaşınız uğurlu olsun!
* "gerçeğin mayası gözle görülmez, sadece yüreğiyle bakanlar onu görebilir" Küçük Prens

3 yorum:

muchka dedi ki...

Cok guzel yazi Elvancik :) degisiklikler hic bir zaman kotu gelmemistir tarihte, hep iyi gelmistir, hep iyi :)) bu mekan degisikliginin sana bambaska açilardan yepyeni goruler, heyecanlar, fikirler getirmesini diliyorum, yeni evin guzel ruyalar ve sicacik yeni anilarla dolu olsun...

Fortunata dedi ki...

Sağol Muchka, bende öyle düşünüyorum. Zira zaman zaman içimde yükselen korku da dürtmüyor değil. Eda Lisa'ya masal yazmak iyi geldi bana, gerçi düzeltemedim ama beğenmene sevindim:) Teşekkür ederim.

Brajeshwari dedi ki...

Çok güzel bir yazıydı... Kendi Ankara'dan ayrılış hislerimi yine hissettim yazının içinde... Eda Lisa ile öykün devam ederken, yeni masallar, yeni kahramanlar çıkacak karşına... Onlarında hikayelerinde Altın saçlı, altın kalpli kız olarak parıldayacaksın...