27 Mart 2009 Cuma

Kahve Falı Der Ki..

Nasıl başlayıp, nasıl bittiğini anlayamadığım koskocaman bir haftanın son iş gününde gece yarısına çeyrek kala kahvemi yudumlarken, "yarabbim ben ne talihli bir kulunum" demekten kendimi alamıyorum. Elbette bu cümleyi içimden söylüyorum ki, aynı yarabbim "ha öyle mi azıcığını geri aliim Elvan'cım" demesin diye!

Bu hafta yoga dersleri harika geçti. Artık yeniden bütün benliğimle derse katılabilir hale geliyorum. Üstelik esnekliğimi geri kazanmak ve denge sorunumun yavaş yavaş ortadan kalkması kendimi sağlıklı hissetmemi sağlıyor. Ayrıca yeniden düzenli beslenmeye başladığım için hem ruhumun, hem de bedenimin hafiflediğini hissediyorum. Bütün bunlara bahar kokuları ve huzur da eklenince içim keyifle doluyor. Aklım fikrim az sonra açacak erguvanlarda..

Bazı akşamlar eve dönerken sahilden yaptığım bir saatlik yürüyüş ömrümü uzatıyor. Zaman zaman durup fotoğraf çekiyorum. Her şey bana gülümsüyormuş gibi, deli deli teşekkür etmek geliyor içimden. Sabahları işe giderken de, kendimi şarkı mırıldanır halde yakalıyorum. Bunu ne zamandır yapmadığımı düşünüp, şaşırıyorum.

Efsanelerdeki kuşlar vardır ya; bütün tüylerini tek tek yolan ve hatta pençelerini söken ve tabii ki yeniden, üstelik çok daha sağlıklı bir hayata başlayan... İşte tam olarak onlara benziyorum. Bahar sadece bitkilerin hücrelerinde değil, benim damarlarımda da yürüyor... Kalbime kan pompalanıyor, yüzümde içimdeki aydınlıktan yansıyan bir ışık var. Parladığımı hissediyorum.
Bütün pullarını geçmişe savuran neşeli bir balığım ben; derin sulardan serinlik taşıyan, sığ sularda gün ışığına kapılan neşeli bir balık.

Bu gece neşeme neşe katan şeyler arasında Semra Abla'nın tedavisinde iyi gelişmeler olduğunu görmek, Sapanca'da vereceğimiz partiyi planlamak, yarın gece Prusya Kralı ile içilecek rakının sevinci ve elbette bana bakılan kahve falındaki telvelere kanmak gerçeği de var. Yakında her şey yoluna girecek diyor telveler. Önümdeki görkemli kapıları ve ferah yolları müjdeliyor. Kocaman kılıç balıkları bile var hanemde! Üstelik rüyalarım ve fincanım düet yapıyorlar geleceğime.

Telvelerin içinden geleceğe süzülen neşeli bir balığım ben!




3 yorum:

kelebeklerözgürdür dedi ki...

"Telvelerin içinden geleceğe süzülen neşeli bir balığım ben!"

heyyooo sıra balığa geldi :)

bugüne dek gerek zaman zaman senin de blogda satır aralarında şikayet ettiğin ev kaynaklı gereksiz işler döngüsünün yarattığı vakitsizlikten gerekse gerçeklerle bağını farklı kuran ve rutini çok aleni dile getirmeyen biri olduğumdan sanırsam, bir türlü fırsat olmadı: paylaştığımız fakirliğimiz ve neşemiz, çikolata-sigara kardeşliğimiz, akşam loşluklarımız, sabah koşturmalarımız...ve sayamayacağım bir sürü keyifli ayrıntı için, sana bu blog sayfalarından teşekkür ederim. (hatıra defteri tadında oldu ama işte :p) dilerim hattın şoförleri ile iyi geçinir, merdivenlerden hiç düşmezsin, sahildeki kokular ve görüntüler ruhuna iyi gelir, ve her gün şarkı söylersin.

skoer dedi ki...

korkacak bir sey yok. zira sukretmek cezalandirilmaktan ziyade odullendirilen bir davranis bicimi. hatta en onemli yapi taslarindan biri.

Fortunata dedi ki...

Sevgili Külkedisi,
Koşuşturmacalı ama şahane bir hafta sonu sonrası eve geldim, yoksun. Ama Beni ağlamaklı yapan bir yorum bırakmışsın.. Madem öyle,bütün o keyifli ayrıntılar için asıl ben teşekkür ederim.

Hayatın hala yaşanabilir kılınabileceğinin, anlık memnuniyetlerin sihirinin yaşayan, canlı kanlı kahramanlarıyız:)

Beni kuyuda bırakmadığın için daima minnettar kalacağım. Borcum gönlümde olduğu için de asla ödeyemeyeceğim:))

Ayrıca soförlerkleiyi geçinip, merdivenlerden de düşmeyeceğime söz veriyorum. Nerede kaldın ki sen?

Skoer!!!
Nerelerdesin sen?Yoksa Kabe'ye mi gittin:)) Lütfen kaybolma!