Çocukluğunun masal gibi geçtiğini söyleyen insanların besbelli ki algısı bozuktur. Hele hele benimki gibi masalsı günler ve ölüm ilanları arasında sıkışmışsa ilk seneler kafa iyice karma karışıktır. Ne masallara saklanacak kadar çocuk kalabilirsiniz ne de gerçeklerle yüzleşecek cesareti gösterebilirsiniz. Bedeniniz ve zihniniz yaşıtlarınıza yetişirken, kalbiniz adı konulamayan cenderede sıkışıp, asla gereken olgunluğa ulaşamaz. Tüm dikkatini sizin gelişiminize adamış anneniz, hareketlerinizde hep o tanıdık boşluğu sezer ama altında yatan nedir sorusunu sormaz. Soramaz. Çünkü onun içinde de aynı boşluk vardır. İçinizi buza çeviren annesizliğin asıl sebebini bunu yıllar sonra görürsünüz. Kalbinde karadelik taşıyanlar birbirini her yerde tanırlar. Ama o karadeliklerden biri en yakınınızındaysa göz göze gelme cesareti yıllar gerektirebilir.
Simsiyah gözleri, gövdesinde birden fazla karadeliği vardır annemin. Uzun uzun baktığınızda güzelliğinde değil, hüznünde kaybolursunuz!
Simsiyah gözleri, gövdesinde birden fazla karadeliği vardır annemin. Uzun uzun baktığınızda güzelliğinde değil, hüznünde kaybolursunuz!
1 yorum:
Sevgili Rapunzel,
Bir de şöyle bakılamaz mı : Belki de ancak, çocukluğunda dahi olsa bir masalda yaşayabilme şansına sahip olmuş, buyüzden de masalların varolduğu sırrını bilen biri, en zorlu masal olan "gerçek" masalını bir prenses olarak sürdürebilir. Siz Rapunzel de bir prenses olduğunuza göre - ki buna kendim dahil onlarca şahit bulabilirim-, dediğimde doğruluk payı olabilir sanırım.. :)
Hem "gerçek, gerçek" dediğimiz nedir ki?
Bir zamanlar "sevgili" biri, aşkını tarif etmeye çalışırken demişti ki; "bir karadelik gibi, ilerledikçe hep başında hissedersin kendini"...
Karadelikler iyidir. Baş döndürür. Sonsuzdur. Prensesler ve masalları gibi...
Yorum Gönder