2 Ocak 2008 Çarşamba

Masal Gezginlerine Davet.

Yazı söz bitince başlıyor. Yetmeyince değil! Susmak sinirlerinizi yıpratmaya and içtiği zaman, siz kendi gizli yemininizi yazıyorsunuz elinize geçen ilk kağıda! Direnmenin ve varlığını sürdürmenin yolunu arıyor ruhunuz. Ve buluyor!

Aynada üç aksiniz var: Rüyalarınız, masallarınız ve gerçekleriniz. Ben en kolayından başlayarak masallarımı yazdım. Ardından gerçeklerle karışmış rüyalarımı. Hedefim, gözümü açtığımda hatırladığım ilk haliyle rüyalarımı yazabilmek. Yani yüzümü bile yıkamadan, pijamalarımla dünyanın önünde durabilmek, gülümsemek öylece.
Hatta aranızdan en cesurları seçerek kendi labirentimde gezdirmek.. Ruhumun deneyimlediklerini, bedenime iz bırakan anıları göstermek. En ama en cesur olanınızı ilk beyaz saç tellerimle tanıştırmak ve onların hikayelerini dinletmek isterim. Usul usul dibe çektiğim konuklardan birini sevgili ejderhamla tanıştırırım belki?

Labirentten çıkınca denize gideriz. Tek gerçeğin su olduğunu, konuşmaya ve yürümeye başlamadan evvel öğrenen ben, kelimelere dökemeyeceğim şeyler gösteriririm size. Minicik bir bebeğin rüya kadar güzel annesiyle daracık, beyaz badanalı bir sokaktan rıhtıma inişini seyrettiririm. O rıhtımla başlayan su aşkının zamana nasıl yenilmediğini anlatırım. Yani su maceramın çıkış noktasına götürürüm birilerini; Antik limanı gördüğüm ilk dakikaya!

Oyunlarımda binlerce deniz savaşını, hayatımda onlarca kavgayı yönettiğim, zaman zaman acıdan ve kandan, zaman zaman bir günbatımından rengi kıpkızıl olan limanda çay ısmarlarım size! Antik anılarımla dolu antik kentte kaybolmaktan korkmazsanız eğer!!!

Hiç yorum yok: