12 Eylül 2024 Perşembe

NE HAKKINDA YAZMAK?


Bildiklerimi yazmak istemiyorum. Bilgimin alkışlanması, takdir edilmesi tatmin etmiyor. Bunu azıcık mürekkep yalamış herkes yapabilir ve çoğu zaman özgün bile değil. 

Ben hissettiklerimi, özellikle hissedemediklerimi anlatmak istiyorum. Eksiklendiğim, ıskaladığım, karşılık veremediğim duygulardan bahsetmek istiyorum. Fakat kim yaşamın boşluklarına ağıt yakan birini okumak ister? İşin orasından emin olamıyorum. 

Kendimi nasıl tanımlarım diye düşünüyorum bazen. Naif? Merhametli? Donuk? Neşeli? Akıllı? Öfkeli? Dengesiz? Öngörülemeyen? Kırılgan? Hırçın? Cömert? Hepsi ve hiçbiriyim. 

Demiş ve bırakmışım dün. Kalsın bakalım burada belki sonra birşeyler ekleriz altına.

İstanbul azıcık serinledi sanki. Şehre geldiğimden bu yana yeniden dişlerimi sıkmaya başladım. Bedenim katı, düşüncelerim olumsuz. Kıstırıldığı köşede tüyleri diken diken olmuş kedi gibiyim. Sanırım Süper Prenses'le aramızda geçen konuşma beni bildik döngüye düşürdü ve buradan çıkmak adına harcadığım emek boşa gidecek diye korktum. Bazı insanlar değiştiğimize, değişilebileceğine inanmıyorlar ve bizi uzun zaman oynadığımız, iki tarafın da yaralandığı oyunlara çekmek istiyorlar. İçinde sevgi, hem de bolca sevgi olsa bile ben bu tür oyunlarda yokum artık. Rüzgarı bile dengemi bozuyor.

Sesimin ve içimin yumuşamış olabileceği, en az onun kadar zor bir kıştan çıktığım ve kırılgan olma ihtimalim gelmedi dostumun aklına biliyor musunuz? Onu manipüle etmek ve üste çıkmak için tatlılık gösterdiğimi söyledi. Onu samimiyetime ve duygularımı dinlemeye ikna edemeyeceğimi neyse ki hemen anladım. Bu onunla ilgiliydi, benimle değil. 

Kimseyi ikna etmekle uğraşmayacağım yaşa geldim. Ben biliyordum hissettiğimi, yaşadığımı ve onun nasıl algıladığına müdahale edemezdim. Şimdi düşünüyorum da ilişkiler de mevsimler gibi, biz Süper Prenses'le hep sonbahar kış yaşadık, belki de onun kalbi yaza ve ilkbahara ikna değil? Kısmet:) 


Hiç yorum yok: