16 Mart 2024 Cumartesi

AFFETMEK BİR TÜR VAZGEÇMEYE DÖNÜŞMÜŞSE EĞER HEM AFFET, HEM VAZGEÇ NİDASIYLA İNLİYOR RUHUM.

 

Herkesten gizli, kimseleri buyur etmediğim bir odam var benim. Doğduğumda sol yanıma iliştirmişler, o andan sonra nereye gidersem gideyim hep yanıbaşımda olmuş. 

İçinde sevinçlerim, öfkelerim, anam, babamdan kalan hisler, anımsamalar, oldurduğum ve olduramadığım herkes, herşey var. Kimi aleni ortada, bazısı kutularda raflarda. 

Oda da bir tuhaf; bazen daracık, gün oluyor dev bir salon.

Ne dediğimi anlamıyorsun değil mi? Bende anlamıyorum inan. Neye girizgahtır oda metaforu dersen, hiç iyileşmeyen geçmişime derim. İşte ben o odanın kundakçısı olmaya and içtim. Şimdilerde tek tek elden geçirdiğim her yaşanmışlığı lime lime ederek serbest bırakıyorum. Biliyorum ki, eğer bu işi tamamlarsam sol yanım iyi olacak, sol yanım aksamayı bırakıp, sadece şimdinin canlılığında bana katılacak.

Affedeceğim, ama öyle lafla değil, içimden içimden, en derinlerimden affedecek ve her affettiğimden oracıkta vazgeçeceğim. Affettiklerim geçmişim, vazgeçişlerim geleceğe biletim.

Gönlümü kıran nicesinden vazgeçtiğimin andıdır affedişim. Bunda sevinecek birşey yok affettiğim, sevincin niye?




1 yorum:

Selma dedi ki...

TUTUNMA

Biz hepimiz
Birer yalnızlık şarkısıyız.
İçimize bakarak
Dört yaramızın üstünden
Aşk yaramızın
Umut yaramızın
Korku yaramızın
Unutma yaramızın…
Dünyaya tutunmaya çalışıyoruz.

Biz hepimiz
Bir mutsuzluk töreninde
Varlığıyla yaralı
Birer yeryüzü ağrısıyız.
Gözlerimizde
Boğulmuş birer yeryüzü fotoğrafı
Bir ışıklı kalabalık ağzımızda
Boşluğa tanrılar yontuyoruz.
Şükrü Erbaş