14 Nisan 2012 Cumartesi

HİÇ BEKLEMEDİĞİM ANDA...


Poker oynamayı bilmem. Yüzüm utanınca kızarır. Sıkılınca kızarır. Yorulunca gözlerim kayar. Karnım acıkır veya uykum gelirse huysuzlanmaya başlarım. Sulu gözlü değilimdir ama duygulanınca ağlarım. Kederlendiğimde acıdan çenem kilitlenir... Genellikle gafil avlandığımda, kendimi kontrol edemediğimde ağlarım. Başkaları için, film izlerken veya okurken kolay, kendim için zor gözyaşı dökerim.
Şöyle bir geriye bakarsak - nasıl göründüğüm, nasıl algılandığım kaygısı taşımaksızın, içime bakarak ağladığım anlardan bahsediyorum- bir elin parmağını geçmez hıçkıra hıçkıra ya da bir kaç damlayla ama içten, taaa içimden ağladığım; kendim için, kaygısızca ağlayabildiğim. Ve titremek. Kontrol edilemeyen bir beden sarsıntısı. Evlenirken, mezun olurken, sahneye çıktığımda ve daha pek çok yerde bile titremedim ben. Ama öğrencilerimle yaptığım ilk derste titredim.
Ve bugün hem titredim, hem ağladım. Ben Vadin Gurudwara Saraswati, hiç beklemediğim bir anda isim aldım! Doğdum. Kendime doğdum. Beklentisizliğimin, vazgeçmişliğimin, yönsüzlüğümün tam ortasında yörüngeme oturdum. Geçmişsizliğe ve geleceksizliğe kucak açtığım hayatımın tam ortasında ömrümün hediyesini kucakladım.
Ben Vadin, bu yazıyı karanfil kokulu tören elbiselerime karışan yağmur sesi altında yazıyorum. Belki de ilk defa anı, anlık duygularımı aktaramamanın keyfine varıyorum. Ustamın kapısına geldiğim güne şükrediyorum.
Namaste

2 yorum:

Enis Diker dedi ki...

İyi ki doğdunuz hocam:)

Fortunata dedi ki...

Çok sağolun Enis Bey, kucak dolusu sevgiler, selamlar...