9 Aralık 2009 Çarşamba

YOL HİKAYELERİ, Aralık 2009


İnsan yaşlandıkça neler hisseder, hayaller ve gerçekler ne zaman birbirine karışır? NE ZAMAN VEDALAŞIR İNSAN İLK AŞKIYLA? Ya da ne zaman çoktan ölmüş olanlar tarafından ziyaret edilmeye başlar? Çocukluk ne zaman geri döner ve yetişkin olmanın şalterini indirir? Duvarlar ne zaman konuşur? Pişmanlıklar ne zaman göz kapaklarını yırtar insanın? Bilmiyorum... Daha, yani henüz orada değilim. Şimdilerde sadece "acı" ve "hayal kırıklıkları" üzerine yoğunlaşmış vaziyetteyim.
Uzun zamandır hissettiğim bir şey var... Nicedir benden esirgenen armağan nihayet verildi: anın biricikliğini idrak ettim. Anın hakkını vermenin geçmişi ve geleceği "değiştirebileceğini" anladım...
Yerçekimine yavaş yavaş yenilen bedenimi izlemeyi bırakalı, bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Aşağıya çekilen parçamın ardından ağıt yakmaktansa, ellerimi tutmuş yukarıya götürene teslim oldum. İnançlı mıyım? Evet. Tam bir inanan mıyım? Hayır, henüz değil... Şüpheler, sorular...

Akıl, ruhun elma kurdu!

Hiç yorum yok: