7 Ekim 2009 Çarşamba

GİDELİM.


Bırakıp gitmek. Sonsuza kadar kalmak isterken gitmeyi düşlemek... İlk kez olmuyor. Sana da ilk kez olmuyor... Olmasını istediklerimizi olduramamış, çoğu zaman ne istediğimizi anlamadan, istememiz gerekenler listesiyle yaşarken, buz pistindeki yarışçılar gibiyiz. Son sürat gidiyoruz... Acele mi, yoksa ecele mi belli değil...


Dün ders ne kadar iyiydi değil mi? Sanki zaman durmuştu, sanki sadece kollarımın ve bacaklarımın aldığı haz vardı evrende. Esnemenin ve yeniden zorlanmanın bağlarımda yarattığı hafif acı ve zevk arasında gidip gelmek günün tüm karmaşasını sildi süpürdü. Oysa çok değil iki saat evvel söylediklerimi duymamakta ısrar eden birine laf anlatıyordum, daha doğrusu anlatamıyordum. İçimden telefonu fırlatıp atmak geldi ama yapamadım. Sonra asıl istediğimin kendimi fırlatıp atmak olduğunu gördüm. Sence ölüm böyle bir şey mi? Artık eskidiğinde bedeni fırlatıp atmak ve uçup gitmek. Bence böyle.


Meditasyonda kendime kiminle yaşlanmak istediğimi sordum, aldığım cevaba da epeyce şaşırdım. Aklımın sevdiği başkaydı, ruhumun sevdiği başka... Bedenimin sevdiği ise bambaşka. Ne garip. Ama seçtim. Kiminle yaşlanmak istediğimi seçtim. Kimin bana iyi geldiğini, kimin yanında huzur bulduğumu gördüm. Farkında mısın en zorlandığım sorulara hep sınıfta cevap buluyorum. Belki sadece orada kendim için yaşamanın, kendimi ödüllendirmenin gerçeğine varıyorum. Sadece orada tüm varlığımı uğruna yaşamaya değer buluyorum.


Sahi, biz nasıl devam edebiliyormuşuz yoga yapmazken?


Uzaklara gitsek seninle, sonra dönsek oralardan. Hatta giderken bilmesek ne zaman döneceğimizi, hatta dönüp dönmeyeceğimizi... Kocaman bir dilim alsak zamandan, onu doya doya, tadına vara vara yesek! Hayali bile güzel. Yazmasak, okumasak, konuşmasak. Ardımızda kalanları düşünmesek. Geçmişi yanımızda taşımadan sadece temiz çamaşır ve çorapla, kıçımızda bir kotla deliler gibi, meczuplar gibi gezsek... Olmaz mı? Sonra, içimiz dışımız, aklımı fikrimiz ak pak olduğunda, eğer dönersek yeniden başlayabilsek...


Plan yapalım ne olur. Beni kurtar azaptan. Ruhumu kurtar. Bütün emeklerim için daha da sevinip, daha da güçlenip çalışabilmem için "gideceğiz" de bana, "yapabiliriz " de ne olur... Yaşamak için sıra bekleyenlerden, hakkı olan hayatın kuryeyle kapısına bırakılacağını düşleyen enayilerden olmak istemiyorum. Hadi kalk, sırayı bozalım!

Elektro şok tedavisinden bahsettin ya, eğer bilsem ki yeni bir sayfa açmamı garantileyecekler, inan kabul ederdim. Delice olduğunun farkındayım, saçmaladığımı da biliyorum. Ama hayat yanımdan geçip giderken ve gözleri gözlerimde "hadi gel" diye fısıldarken, buraya mıhlanmışlığımı, geçmişi düzeltebilceğime dair saçma sapan hayallerimi başka nasıl çıkartabilirim aklımdan? Birlikte yaşlanmak istediğim adamı arayıp nasıl bu cevaba ulaştığımı anlatabilir miyim? Sence bana inanır mı? İkna olur mu? Geç mi kaldım?


Gidelim. İyisi mi gidelim biz. Beni sakın burada bırakma. Seninle konuşmak kendimle konuşmak gibi bazen. Eğer sen gidersen ne yaparım?


Biliyor musun korkmuyorum. İlaçlarımı almaya başladığımdan beri gayet güzel uyuyorum. Üşümüyorum da artık. Meğer psikolojik sandığım onca şey yalnızca demir eksikliğindenmiş! Biraz kilo aldırdı ama inan hiç umurumda değil. Hayat ne komik. Aşk sandığım şey de kendi kendime uydurduğum bir şehir efsanesinden başka bir halt değilmiş... Sadece yazdığımı oynamak istemişim, tıpkı evcilik kuran çocuklar gibi.


Uyanmak için uyumak lazımmış Dora. Seni seviyorum.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

üşüme sadece demişr eksikliğinden olmaz b12 tablette al yanında.madem kilo almaya başladın bari tam olsun.baş dönmelerin azalır.sinir siteminde de oldukça rahatlama sağlar.ücretsiz ilaç danışma hattıyım ,ona göre...

Fortunata dedi ki...

Teşekkür ederim eczahaneci:)), bir de iştah kesici ya da obeziteyi durdurucu adı alsam sizden?

kelebeklerözgürdür dedi ki...

geçmişimizden nereye gidersek gidelim kaçamayız. -bunları sana değil, tıpkı senin bazen dediğin ve yaptığın gibi- kendime söylüyorum. ama tutmayı bırakabiliriz. tutunmayı bırakabiliriz. o zaman özgürlük ve coşkuyu hissedebiliriz. yogada "bıraktığımız" için doğru sorular ve doğru cevaplar ve doğru nefesler ve huzur buluyor bizi...biz bırakırsak, herşey olması gerektiği gibi akıyor.

j.w.'nin senden aldığım son kitabında, diyordu ki, zihin geçmişi ve geleceği birbirinden ayırdedemez. zihin "şimdi" ve "şimdi değil" şeklinde çalışır. hep şimdide yaşayabilmeyi öğrendiğimizde hiç bir yere gitmemiz gerekmeyecek. ve belki o zaman gitmek istediğimiz her yere gitme fırsatı ayağımıza gelecek.

:) ama inanç ve umut bende hiç bitmez sevgili rapunzel. ben hacıyatmaz gibiyim :) ve gerçekten de inanıyorum daha fenası. olabilecek herşeyi oldurabileceğime...oldurabileceğimize...herşeyin çok güzel olabileceğine...herşeye rağmen.

elektroşoka gerek yok. zaten öğrenmeye başladıkça, daha hızlı alışkanlığa dönüşüyor bazı şeyler. anı bıraktığını daha hızlı farketmeye başlıyorsun. dün gece ben nazmi hocayla konuştum. dedi ki "onu yaratan onu başıboş bırakmaz"....biz kendimizi evrene bırakacağız, o da bizi düşürmeyecek, tutacak.

plan konusuna gelince :) valla bolivyada kumpirci açmaya ne dersin? :)))) hani tibet veya hindistana paramız yetmezse diye :p. böyle bir fırsat çıktı diyebilirim, detaylar yüzyüze :p

kiminle yaşlanırsın veya yaşlanmak istiyorsun, bilmiyorum. ama dilerim ben de oralarda bir yerlerde olurum ve görürüm :) seni seviyorum rapunzel. dünkü neşen büyülüydü, bayıldım! :) bunu daha sık görebiliriz birbirimizde dilerim :) yaşlanana ve ölene ve bir sonraki hayatımızda yeniden karşılaşana dek :)

namaste

Fortunata dedi ki...

:)))Namaste!
Beni yaratanın başı boş bırakmayacağına, hacıyatmaz gibi düşer gibi olup düşmeyeceğimize inancım sonsuz.. Neşem inancımdan!
Kumpir işini konuşalım, elde yok etekte yok:)) Kim tuttar bizi:)))?
Yaşlanırken yanımda olacağına söz veriyorum. Sevdiğim insanlarla ve carnaval tadında bir yaşlılık istiyorum. Dediğim gibi alzaymırda parkinsonda ve hatta diğer hayatlarda!!!

Adsız dedi ki...

iştah kesici ilaç adı veriyorum;sırılsıklam aşık olmak...

Fortunata dedi ki...

Teşekkür ederim ama satın alabileceğim bir ilaç ismi verseniz olmaz mıydı?

zapere dedi ki...

Bunu alın,her derde devadır,ŞARKILAR.

http://www.youtube.com/watch?v=VfpNOas7pAs&feature=related

No More Virgilius dedi ki...

Kendi ruh dünyanda bir "demokratik açılım" yapman gerekiyor belki de...

Fortunata dedi ki...

Teşekkürler Zapere, selamlar..

Sevgili Virgilius,
Çok haklısın. Ben yazyıla epeyce yol aldım sanıyordum ama dönüp ardıma baktığımda tembel bir karıncanın iki yılda aldığı yol kadar dahi olmadığını gördüm.

Benim iyileşme sandığım şey, basbayağı oyalanmaymış. Evet, demokratik açılım kaçınılmaz:))