Zamanın elle tutulup, tasarrufu yapılabilen bi nane olmadığını çok iyi bilmeme rağmen, nedense hep bir erteleme, geniş vakitler yaratma sevdasındayım.
Yazamama sebebim de tam olarak bu; sokakta aklıma gelen cümleleri oracıkta bir deftere veya telefonuma not etmediğimden, ilham perilerini kaçırıyorum! Ardından da bekle dur ki geri gelsinler! Nerdeeee, giden gidiyor.
Ben, bu kendi yarattığım döngüde kuyruğunu oyuncak belleyen yavru kedi gibi sema ederken, o zaman denilen şey nanik yaparak yanı başımdan geçiyor ya, of ki ne of!
Özetlersek arada mezuniyetler, hastalıklar, doktor kontrolleri, uzak ülkelerden sevdiklerimizin yuvaya dönmesi gibi gibi olaylar oldu. Ancak bütün bunların yanında "deyze" oldum ki, işte bu pek şahane, pek yabancı bir hissiyat.
Deyze olmak cidden şahane bişi, hani ben zaten örgü örüyordum ya, hah, işte ona geçen ilkbahar numarası artan yakın gözlüğü eklenmişti. Vee şimdi bir de varis çorabım var!
Gülük hayatta bu deyze olma halleri nasıldır bi anlatayım; havuza gidiyorum, fıstık gibi çocukların giyinip soyunduğu yerde varis çorabımı çıkartıp mayomu giyiyor ve bonemi takıp deyze deyze havuza iniyorum.
Bir bakışları var bana görmeniz lazım. Hani ölmeden önce oraya uğramışım da, üzmemek, incitmemek lazımmış gibi!
İşte son zamanların en bomba eğlencesi bu. Cildimizi koruyacak kremler, gözlükler, varis çorapları, boneler ve eşin dostun hızla büyüyen yavrularına sınıf geçme hediyeleri almalar.
Allah aşkına deyze diilsem neyim ben?
Hayatımı çok seviyorum; içi oyuncak, eğlence dolu. Zaman zaman egomun yükseldiği, nefsime yenildiğim doğrudur. İnkar edemem. Etraftakilere sardığım, yukarıdan yukarıdan laflar ettiğim de doğrudur. Ama öyle azaldı ki bu hallerim, kendimi sevesim, öpesim geliyor bazen. Yumoş yumoş bir deyze oluşumu şefkatle izliyorum.
Başaramadığım, hırslı olmayışım yüzünden "yeterince"asılmadığım konularda yanımdan hızla geçip gidenlere bakarken, içimi yalayan kendime yönelik öfkeyi bile yere yatırıp gıdıklayasım var şu son günlerde.
Yaz için kitaplar aldım. Okumaya, yüzmeye, güzel beslenmeye yelken açtım. Kalan ömrümde fıstık gibi bir deyze olmazsam namerdim!
Bak bak, kim geliyor? Şu karşıdan gelen var ya benim kırk dört yaşım. Şimdiden onu kutlamaya başladı dostlarım. Şımarıklığı, salına salına yürüyüşü hep bundan:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder