26 Haziran 2017 Pazartesi

İNANCIMI SORGULARKEN..

 
 
 
İnsanın inanmaya ihtiyacı var... Ama neye? Çamurdan yapılmış heykelciklere mi?
 
Zannetmiyorum.
 
İnsanın doğada bir yapraktan, rasgele esen rüzgardan, varlık sebebi nedir acep dedirten tuhaf bir böcekten daha anlamlı olmadığını, onlar kadar önemli ve bütünün parçası, aynı zamanda bir o kadar da ehemmiyetsiz olduğunu derinlerde bir yerlerde, samimiyetle sezmeye ihtiyacı var.
 
Bilinen tarih boyunca, çok tanrılı veya tek tanrılı tüm öğretiler yola bu yalın bilme halini anlatmak niyetiyle çıkmışlar.. Fakat nasıl olduysa istisnasız her toplum liderine sağırlaşmış, yolunu kaybetmiş..
 
Dindar insanlara bakın, onları inançlı olanlardan kolayca ayırabilirsiniz; doğru  kabul ettiklerini konuşmayı dahi küfür sayarlar. Sert ve kalıpları koruma konusunda kararlıdırlar. Yüzleri az güler. Her an tenkit eden bakışlarla süzerler etraflarını. Onların yanında kendiniz olamazsınız, izin vermezler. Farklılıklardan ölesiye korkarlar.
 
İnançlıların şefkati farklıdır. Her durumda yanınızda olduklarını, anlamaya çalıştığınız konularda sizi kendi yolculuğunuza uğurladıklarını görürsünüz. Daha çok gülümserler, anda olmanın değerini bilirler. An biricik hazinedir; kelimelerini, davranışlarını buna göre seçerler.
 
Dindar insanlara kızmayın. Herkes kabı kadar dolar. Sadece anlamaya çalışmayın. Bu zaman kaybıdır. Hayat herkesi ve her şeyi anlamak için emek harcayabileceğimiz kadar uzun değil. Sadece kendi varlıklarımızı anlamlı kılsak, şu koca dünyadaki yerimizi görebilsek bize yeter.
 
Bayramların insanları birleştirdiğine inanırdım. Öfkelerin dindiği, daha şefkatli ve barışçıl davranılan günler olduklarına... Ama değilmiş.. Dindarların kelimeleri teoriyi çok iyi ortaya koyarken, pratikte onları egoları yönetiyor. Nefis terbiyesi için tutulan oruçların bayram şekerlerinin kağıdı kadar kıymeti yok...
 
Yokuş aşağıya yuvarlanan bir top gibisin Dünya; içindekiler farkında değil..
 
Yine de iyi bayramlar tüm inananlara ve dindarlara...
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok: