26 Haziran 2013 Çarşamba

KIRK

İnsanın hayattaki en büyük hayal kırıklığı kendisi. Aptalca hayallerin sonu elbette hayal kırıklığı olur! Ne olacaktı ki azizim?
"...Her şey hayal etmekle başlar... İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar..." İnandığımız cümleler bunlar olunca beraberinde gelene kimsin sen demeye hakkımız mı var ? Yok bit tabii!
 
Bence insanlar yaşlandıkları ya da hastalandıkları için ölmüyorlar. İnsanlar hayal kırıklıklarıyla başa çıkamadıklarında hastalanıp, iyileşmek istemediklerinde yaşlanıyorlar ve  bazen yavaş yavaş, bazen de hızlıca gidiyor buralardan. İyi de oluyor. Yoksa yürek dayanmaz!
 
Kimsenin ölümden korktuğu yok, pek çok hayal kırıklığı anımı düşünüyorum da ölüm yaşamaktan daha zor olamaz. Açıyorlar çukuru, atıveriyorlar bedenini. Oh, ruh serbest. Acıkma yok, çişin de gelmez. Ev kirası, seyahat parası vs de yok. Doğru biliyorum di mi?
 
İşin aslı içtiğim çim suyuna, yuttuğum çekirdeklere veya yediğim başka bir şeye inanmıyorum. Çıktığım seyahatler de hava civa.  Okuduğum kitaplar sabun köpüğü... Mutfaktaki katı meyve sıkacağı ve kabak spagetti yapan alet içimi tazelemiyor. Bütününde huzur olmayan bir hayatta  bunların kocaman bir kandırmaca olduğunu düşünüyorum.
 
Kırkıma, kırk gün bile kalmamışken belki de ilk defa hiç olmadığım kadar gerçekçiyim. Sanki gözümdeki perde kalmış gibi hissediyorum. İlk defa karşımdakinin duyguları kadar kendi duygularımı da önemsiyor ve ben de canım yanmasın diye yolumu değiştiriyorum. İlk defa önceliklerimi düşünüyorum. Sırf karşımdaki kırılmasın diye inanmadığım bir cümleyi kullanmıyorum. Bana kendimi değersiz hissettiren herkese savaş açtım!
 

Gelmeden evvel bu denli iş halleden kırk yaş, pek havalı bir şeysin, sabırsızlıkla  bekliyorum!
 
 
 

Hiç yorum yok: