Bunca yıldır sepet severim, fakat Karamürsel Sepeti ile tanışmak ancak bir yanlışlık sonucu mümkün oldu. Zira asıl gitmemiz gereken, hedefteki yer İznik idi. Sözde çini atölyelerini gezecek, Roma kenti kalıntılarına bakacaktık. Nerdeeee..... Kendimizi Karamürsel Bey'in anıtmezarı önünde bulduk!
Neyse canım, iyi de oldu aslında. Yoksa kendi kararımızla Karamürsel'e gideceğimiz ve orada ne var, ne yok diye bakacağımız yoktu. Oysa İstanbul'a yakın, sevimli, kendi halinde güzel mi güzel bir yer keşfetmiş olduk.
Karamürsel, sahili, tarihi hikayeleri (ilk Osmanlı donanmasının burada kurulduğunu biliyor muydunuz?), yelken kulübü, pazarı, çarşısı, sepetçisi ve misafirperverliğiyle bizi mest etti.
Ne alaka bu fotoğraf dediğinizi duyar gibiyim ama herkesin çocukluğundan getirdiği görüntüler var hafızasında. Bunlar da benimkilerin bir kısmı. Ne mi? Mesela plastik terlikler. Bana, her yaz Bodrum Pazarı'ndan alınan plastik terlikleri inanın şu an bulsam, bir çift Gucci ayakkabıya değişmem. Ki yakın dostlarım ayakkabı tutkumu bilirler.))) O mavili, morlu terlikler benim için çok özeldi. Bahçe süpürgesi ile verdiğim mücadele de öyle. Evin önünü süpürmek altı yaşında bir çocuk için, süpürge neredeyse boyu kadarken ne kadar zordur bileniniz var mı acaba?
Tabii manav kültürünü atlamamak lazım. Manav amca ile sohbet ederek alışveriş en az pazara gitmek kadar zevklidir. Tabii Karamürsel Çarşısı içindeki bu manav amcada kirazın kilosu mevsim itibariyle azıcık pahalı olmasaydı daha da memnun olurduk ama ne yapalım, en büyük derdimiz bu olsun:)
Buradan gördüğünüz manzara İzmit Körfezi. Dediğim gibi amaç İznik Gölü manzarası izlemekti ya, bakın karşımıza ne çıktı. Bu özel evin sahipleri hiç ummadığımız bir şekilde karşıladılar bizi. Sanki onlara misafir olarak gitmişiz gibi; çay ve börekle!
Sonrasında da elimize anahtar tutuşturup kaçmadılar. Tatlı tatlı sohbet ettiler, bahçeyi ve evi tanıttılar. Kümesten yumurta almayı, bahçeden soğan, nane ve melisa toplamayı önermeyi de atlamadılar. Bir süre sonra da izin isteyip, ertesi gün haberleşmek üzere ayrıldılar.
Ve biz çok özel bir paylaşımla baş başa kaldık. Ev, kelimenin tam anlamıyla içinde yaşayanları yansıtan, birbirinden keyifli eşyalarla, özellikle de onlar için bir anlamı olan objelerle doluydu. Önce bir müze gezer gibi şaşkınlıkla bir manzaraya, bir eve bakakaldık. Örtüler, perdeler, duvarlardaki objeler kimbilir kaç yılın birikimiydi? Üstelik malzemelerin doğada atık olmamasına özen gösteren birbirinden güzel ayrıntılar vardı. Mesela bir çay kutusu nasıl güzel bir maviye boyanıp kuş yuvası yapılır?
Bu heyecan dolu keşif sonrasında şaraplar açıldı ve önce yemek, sonra da müzik ziyafeti yaptık.
Piri Altuğ Reis ve değerli eşi Lady Agi şahane bir konser verdiler. Agi, iki yıldır gitar dersi alıyor ama açıkçası bu kadar ilerlettiğinin farkında değildim. Hem ilk gece, hem de ertesi gün bahçede onun çaldığı güzel parçalarla uyumak çok dinlendirici oldu. Altuğ Reis, saksafonda çok yeni, daha doğrusu yoğunluktan antreman yapacak zaman bulamıyor ama ben inanıyorum ki 11 Haziran'daki konsere kadar müthiş işler çıkartacaklar. Tanıdığım, tanımadığım yolu tesadüfen bloğuma düşen bütün ailelere çocuklarıyla birlikte müzik yapmalarını şiddetle tavsiye ederim. Zira onlarla konuşamayacağınız, ters düşeceğiniz zamanlar gelirse, ortak bir diliniz daha olması bence işe yarayabilir.
Şu gördüğünüz güzel ayrıntı değerli ev sahibemiz Gül Hanım'ın yaratıcılığının eseri. Onlarca detay var ama bir tanesini paylaşmak istedim. Keşke yastıklardan gelen muhteşem sabun kokusunu da paylaşabilseydim.... Ya da sabah uyandığımda göz göze geldiğim filbahrilerin güzelliğini ve kahvaltı soframızın lezzetini!
Ve işte tatilin eve gelen parçası:) Bunlar organik yumurtalarımız ve mini mini Karamürsel sepetlerimiz. Bu sepetleri satan bir tek dükkan bulabildik, o da çarşıdaydı. Fakat ne üzücü ki, satılan sepetlerin çoğu başka ülkelerin imalatıydı. Açıkçası Karamürsel Sepeti'ni de yakında koruma altına almak zorunda kalabilirler...
İstanbul'a bu kadar yakın ve duygusu, havası, kokusu şehirden bunca farklı bir yer. Üstelik Gül hanım ve Ali Bey ile tanışacak kadar şanslıysanız, bizim gibi otel tatilindense yerel hayata karışmayı seviyorsanız muhteşem ikramlar, özel üretim rakılar, cura dinletisi, Atatürk'ün silah arkadaşının battaniyesine sarınıp yıldızları seyretmek ve erik bahçesinde gezinti bonus! Birbirinden güzel kuş seslerini unutmayayım:)
Karamürsel'i görmenizi tavsiye ederim. Özellikle de Gül Hanım ve Ali Bey'i ikna edip, size evlerini ödünç vermelerini sağlayabilirseniz muhteşem olur. Dinlenmek, üretmek ve sohbet için çok özel bir adres!