23 Eylül 2011 Cuma

SOUND OF SILENCE...

Ha sound of silence, ha sağır bahçe... Ne fark var ki? Aynı şey işte.
Doktor bana pencerenin dibindeki çiçeği gösterdi bugün: "Onunla senin aranda fark yok. Doğum ve ölüm arasında nerede olduğunu bilemezsin" dedi. Haklıydı. İşime gelmeyen her gelişmeyi kafamı devekuşu gibi kuma gömerek karşılayamam ki.. Bir kere ben devekuşu değildim. Bu da az bir teknik sıkıntı değil. E kafayı kuma saklayamayınca ne oluyor? Kulaklarda yanma, baş dönmesi ve kalp çarpıntısı! Hani biz o bitkiyle aynıydık? Onunda kulakları yanıyor mu? O da "ah ulen keşke devekuşu olsaydım" diyor mu? Sanmam. Kendisine verilen hayat ve beden konusunda tek mızıklayan canlı insan. Ben hiç "of uleyn şu kuyruk olmasa hayat ne güzel olurdu" diyen bir kedi ile tanışmadım!
Neyse sound of silence diyelim gitsin bugün:)

1 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

he he dün de benim "sound of silence" günümdü.