11 Nisan 2024 Perşembe

KENDİNİ SEÇMEK

 



Günaydın Sevgili Okur ve Günaydın Selma*,

Çok şükür bayramın birinci günü hayırla ve uğurla aramızdan ayrıldı. Geldik ikinci güne. Açıkcası düne göre daha mutlu, sakin ve kararlı hissediyorum. Neden? Dün zordu. Dün ailem kocaman bir sofrada bayramı kutlarken ben ömrümde ilk kez onlarla aynı şehirde olmama rağmen, o sofrada değildim. Ailemi, yokluğumla cezalandırmış gibi görünsem de aslında onlarsız bırakılmanın acısıyla kendimi terbiye ediyordum. Aylardır birbirimizin hayatında yoktuk, neden şimdi hiç incinmemiş, kırılmamış gibi gidip kahvaltı edecek ve bayramlaşacaktık ki? Kırılmıştım. Hem de ne kırılmak, tuzla buzdum. Beni paramparça edene dek onlara dur demedim diye kendime çok kırgındım. Velhasıl dün, bayramın ilk günüydü ve düşünüldüğü gibi kimseyi cezalandırmadım, sadece durdum, kendimi seçtim.

Yalnızlığını kabul etmiş bir adamla, annesiz büyümüş bir kadının çocuğu olarak doğmak inanın hiç kolay değil. İçimin tekbaşına bırakılmışlığıyla halleşmeye çalışırken, annesiz kalmış anneme annelik etmek beni müthiş hırpaladı. Tüm gayretimle uğraşsamda annemin eksik parçalarını tamamlayamadım, zira eksik ben değildim. Bunu gerçek anlamda idrak etmek bana yarım yüzyıla patladı. Kardeşimin de sabrını muhtemelen oralarda bir yerde taşırdım. İmkansızı kabul edemeyen bir abla... 

Egemen hep mesafe istedi benden. O kadar azdır ki kardeşim tarafından kucaklandığım, sevildiğimi hissettiğim anlar, sayabilirim. Şimdi onun arzu ettiği mesafeden deniyoruz kardeşliği. Canı sağolsun. Eyvallah.

Yazımı Küçük Emrah filmine çevirecek değilim. Çok şükür evim barkım, sağlığım yerinde. E direksiyon derslerine de başladım. Yakında o hep hayal ettiğim uzun yollara çıkıp, mutlu mesut özgürce dolaşabileceğim. Bangır bangır müzik dinleyecek ve uçacağım.

Ben Elvan Lütfiye Eti, kimseye hesap sormadan, neden niçin ile zerre kadar meşgul olmayarak kendimi seçiyorum. Rest olarak değil, küserek değil, sadece olması gereken bu olduğundan, mecburiyet ve idrakle kendimi seçiyorum.

Erguvanlarla sohbet etmeyi, bayram kahvemi onlarla içmeyi, dostlarıma layık oldukları değeri vermeyi, kendimi sevgiyle beslemeyi, iyi kılmayı ve olabildiğince yaşamla akmayı seçiyorum.

Orman çok güzel, gelsene.






* Selma'yı tanımayanlara not, kendisi gezegenin en tatlı, en halden anlayan, en teşvik edici okurudur. Yazmak için klavye başına oturmaktan kaçtığım zamanların cesaretlendirenidir. Bütün bu sebeplerden özeldir. 

2 yorum:

Selma dedi ki...

Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Mahcubiyetten yanaklarımın hafifçe kızardığını hissediyorum... 💙🌷

Şanslı olan benim aslında ve asıl önemli olan zaman zaman beni değiştirdiğini hissettigim "büyüleyici" ve "soylu" cümlelerin...
Çoğu kez ben o cümlelerin üzerine kapanıp herkesten korumak istiyorum sevdiğimi korur gibi.


Elvancım bir önceki yazında bayram dileklerimi yazmıştım demek ki göndermeyi unuttum. Çokça uzun yollara çıkacağın bayramların olsun. Hatta birisinde keske beni de alsan 🤲🙈

Guzel olan ne varsa yoluna çıksın.... 🤲🤲🤲🤲

Fortunata dedi ki...


Ah ya, bayram! Musmutlu geçiyordur umarım. Uzun yollardan birine neden almayayım ki seni, nasıl olsa sizin orlardan geçerim:) Bi de hafifçe kızarmış yanaklarından öperim.