22 Nisan 2024 Pazartesi

İBRAHİM OLABİLMEK

 

Günaydın,

Bu sabah baharın gelişine odama erkenden dolan sabah ışığıyla iyice ikna oldum. Kalkıp namaz mı kıldım? Yok. Yoga falan? I ıh. Bedeni erken vakitlerde kımıldayanlardan değilim. Ama yazmak öyle mi? İnsan her durumda yazıya tutunur. Uyurken bile... 

Rüyalarım değişti biliyor musunuz? Artık gündüzden natamam ne varsa gece de bana eşlik eder oldu! Kesinlikle yorucu ancak bir o kadar da ufuk açıcı.

Yaz sonu iyilik, şefkat, fedakarlık adına bildiğim ne varsa kafama geçirildikten hemen sonra Hazreti Yunus'un balinanın karnında tekrarladığı dua takılmıştı dudaklarıma. Şimdilerde de Hazreti İbrahim'i düşünür oldum. İbrahim'i ve putları kırdıktan sonra baltayı en büyük putun omzuna astığı anı.

Kim bilir ne kadar rahatlamıştır. Yalancıları yalanları, düzenbazları düzenleriyle bırakıp, öylece uzamak! Ah İbrahim, aslında sen hep favorimdin de, araya Yahya ve Yunus girdiler işte, kusura bakma.

İşin şakası bir yana kıssadan hisseleri, mitolojik öyküleri, yerel masalları her zaman sevmişimdir. Çünkü hepsi aynı ana fikirde buluşur: Kahramanın yolculuğu.

Peygamberler, tanrı ve tanrıçalar, çobanlar, prensler, hatta tilkiler, kargalar ve daha neler neler, hepsi yolculuğa dair sembollerdir. İnsan kahramanını ararken ve bu niyetle yola revan olmuşken öyle bir an gelir ki, aradığı kahramanın kendisinden başkası olmadığına uyanır. Bize yüzlerce yıl, binlerce öyküyle anlatılan bundan başka birşey değildir: kahramanın uyanışı, kahramanın kendine varışı. 

İnsanın kendini arayışı, kendine doğru attığı her adım kutsaldır. Örtülü kutsal. Çünkü vaktinde evvel bulunması makbul değildir. Erginlenmeler gerektirir. Kitaplar okunmalı, bahireler atlatılmalı, bişiler inşa edip sonra yerle bir etmeli ve daha nicesini yaşamalıdır ki, örtü kalsın, ayna görünsün.

Herkes aynı dertten mi çeker? Bilerek veya bilmeyerek ama kesinlikle evet! Tek fark her birimiz içine doğduğumuz çevre, kendimize yaptığımız yatırım doğrultusunda ya alenen arayışımızı dillendirir ve yollara dökülürüz ya da hayatın bizi yönlendirdiğini düşünür ve yolculuk boyunca aradığımız şeyin adını koyamadan, dilimizin ucunda oradan oraya savruluruz. Fakat yaşamın sonunda tatmin olanlar örtüyü kaldırıp, aynaya bakabilenler, İbrahimler, Yunuslar olacaktır. 

"Kendime yazık ettim affet"* den sonra gelen hamle çarktan sıyrılıp diğerlerini kendi aleminde bırakmak olabilir. Zira kahramanın hataya düşüp patinaj çekeceği en kritik eşik burasıdır. Ego yükselirse kahraman tüm yaşamını kendi dışında herkesi kurtarmakla heba edebilir, ki ben o eşikte az durmadım. 

Örtüyü daima açık tutmanın biricik yolu her birimizin ancak ve ancak kendi kendinin kahramanı olabileceğini idrak ettiğimiz andır. Putları kırmaktan sonra sırada ne var derseniz, yaşayarak görelim derim. Zira hala ormandayım.

Harika bir hafta olsun!

* Yunus Peygamber'in duası






2 yorum:

Selma dedi ki...

Hikayesini duymuştum, yoksa okudum mu aklımda kaldı emin değilim ama Duayı hiç duymamıştım; ne güzel Dua imiş. Meğer ihtiyacım olan Dua buymuş!
Güzel bir hafta olsun 🌷💙

Selma dedi ki...

Elvan eski yazılarını okurken guguk kuşunun şu yorumuna denk geldim,

"hi hi senin okudukların ben de çok işe yarıyor sanırım sen benim için okuyor hazmediyor özetliyor hayata aktarıyor yazıyorsun ben de keyifle damıtılmış ham bilgiyi okuuyorum."

Oh be yalniz değilmişim:)))