24 Ağustos 2017 Perşembe

 
 
En güzel cümlelerim gece uykuya dalmadan az evvel doluşuyor aklıma. Kazançlarım, kayıplarım her ne varsa birbirinden şık cümlelerle örtünmüş, sanki daha önce hiç karşılaşmamışız gibi salınıyorlar zihnimin caddelerinde. Kalk diyor iç sesim, kalk da yaz. Sonra, ne ya da kim olduğunu bilmediğim boşvermişliğim, o, işte o, beni derin bir vazgeçişe davet ediyor...
 
Sonrası icabet..
 
Daha sonrası pişmanlık.
 
Hayat nasıl güzel kokuyor sabah sabah. En sevdiğim mevsim dönümleridir kıştan ve yazdan çıkışlar.. Renkler daha anlamlı, kokular daha keskindir. Günden güne değişen tablolarıyla doğa, benzersiz bir ahenk içindedir. Omuzlarımı gevşetip, dişlerimi sıkmayı bırakabildiğim anlarda, öyle güzel kavrar ki beni, tüm yılın yılgınlığı bahar yağmurlarıyla yıkanır paklanır.
 
Sonrası derin bir ayılma..
 
Eşsiz bir kendinde olma hali
 
Ah hatırladım, Sağır Bahçe'nin kıyısında otururken hissettiklerim hakkındaydı dün geceki cümlelerim! Onlarca güzel bahçe olsaydı hayatımın dönemleri; nergis tarlaları, japon balıklı havuzlar, kraliçenin uzak bir ada için dünyanın dört bir yanından getirttiği çiçeklerle dolu bahçeleri ve daha neler neler... İşte onları anlamlandırdığım, sıraya dizdiğim ve bendeki izlerini kağıda döktüğüm yer olurdu Sağır Bahçe.
 
Sağır Bahçe... Bana, iç sesime duyarlı, dünyanın geri kalanına sağır köşe...
 
Kendimi duyduğum cennet!

Hiç yorum yok: