9 Aralık 2012 Pazar

MAYALAR NE MAYALADI ACABA?

 
Maya'ların bu işlerde bir parmağı var mı bilemem. İşin aslı tanıdığım bir Mayalı olmadığı için soramam da. Bildiğim tek şey, gayet ilginç bir dönemden geçmekte olduğumdur. Zaman zaman kara kutu açılır, içinden ezber bozan olaylar taşar ya, işte tam öyle bir hal. Gelecekte bir gün, kara kutuyu açtığımda bugünlerden dökülenler sadece ve sadece kaos olacak sanki.
Ne istediğimi, ne hissettiğimi hiç bilmiyorum. Herşeye karşı hevesimi kaybettim sanki. Aklımda sadece ve sadece seyahatler var. Yeni ülkeler, yeni insanlar ve hiç tadına bakmadığım, henüz kokusunu bilmediğim coğrafyalar. Aslında bazen içinde bulunduğum hayattan firar edip, müzikle, ya da güçlü bir edebi metinle bunu başarır gibi oluyorum. Yine de fiziksel bir gidiş özlüyor ruhum.
İnsanın heyecanını kaybetmesi çok fena. Eğer bunun adı büyümekse, gerçekten çocuk kalmak lazım.
 
Üretmek için sakin bir ruh gerekli galiba. Fırtınalardan sağ kurtulmuş, üzerini silkeleyip kalkmış bir ruh. O bende var mı bilmiyorum. Fizik bedenim o kadar kalınlaştı ki, ruhumu göremiyorum:))
Yaptığım işlere harcadığım enerji sahip olduğumun o kadar azı ki, bu dünyada kalmak istediğimden bile yüzde yüz emin olamıyorum. Sanki her an ip kopabilir ve savrulabilirim gibi geliyor. İkisi arasında bir fark da göremiyorum. Yüz yıl yaşamakla, kırk yıl yaşamak arasında gerçek anlamda fark yaratmak için çabalamıyorsam, bu kadar enerjisizsem  o fark yok demektir.
 
İşin garibi kiminle konuşsam benzer şeyler söylüyor. Halsizlik, isteksizlik kol geziyor sanki. Elbette umut ve üretim var. Rutine tutunmak da var. Ama ona paralel, onunla at başı giden karamsarlık ve inançsızlığa ne demeli?
 
Neden çocuklarla çalıştığımı soruyorlar. Onlardan başka bir şeye inanmıyorum ki. Ne varsa orada var. İlk anlarda, ilk anılarda. Ben umutsuzca orada olmak, orada kalmak istiyorum. Bir yürüyen merdivende inadına geri yürü gibi.. Umutsuz ve hastalıklı görünse de aslında umut tazeleyen bir seçimim var. İçimdeki çocuğu büyütüyor, seviyor ve ona oyunlar oynatıyorum. Zaman zaman burnumun üzerine çakılıyorum tabii. Ama yaralanmadan büyüyen çocuk var mı?
 
Mayalar demiştim değil mi? Ne mayaladılar sahiden merakla bekliyorum... hayal ettim de şimdi; kocaman bir kepenk inse Dünya'nın üzerine, "kapattık kardeşim" dese uzaylılar. Biz de "oh!" desek artık. Ne hoş olurdu...
 
 
Önemli NOt. Görsel Merih Akman'dan.

Hiç yorum yok: