26 Ağustos 2025 Salı

SONBAHAR GELDİ

Günaydın,

Bugün bana göre sonbaharın ilk günü, eğer sana göre hala yazsa, sorun yok, o da olur.

Dün sonbaharın ilk sabah yürüyüşünü yaptım. Artık haftada birkaç gün yürümenin zamanı geldi. Sabah saatleri yeterince serin. Sadece mutfağı toparlamakta zorlanıyorum. Çünkü domates kaynatmaktan, erik kavanozlamaktan yemek yapmaya gücüm, isteğim kalmıyor. Neyse, bu sabah iki kap yemek pişirmeye kararlıyım çünkü yarın annem gelecek.

İnsanın tahammülünü zorlayan yaz aylarını ardımızda bıraktığımıza inanamıyorum. Çok şükür! Yaz her sene sanki daha sıcak? Ya da yaşla birlikte öyle algılar olduk, emin değilim.

Bugün çok işim var. Önce Kadıköy, sonra Ziverbey ve ardından Osmanbey! İddialı di mi? Demiştim sonbahar geldi diye:)

24 Ağustos 2025 Pazar

AZ KALDI, AĞUSTOS BİTİYOR.

 

SENEYE BU ZAMANLAR, TAM ŞU AN NEREDEYİM?

Havuzdayım, kendi havuzumda. Arazinin ortasında, insansız, sessiz, seçtiğim hayatın tastamam içinde.

22 Ağustos 2025 Cuma

PARALEL EVREN, LÜTFEN, SENİ GÖRMEK İSTEMİYORUM...

 

Günaydın,

Zor bir geceydi. Rüya diyemeyeceğim, keşke hayalet olsaydı ama o da olmayan yine geldi... Ya da ben oraya gittim. Neyse.

Bu tür rüyalar epilepsi nöbetini andırıyor. Bittiğinde fazlasıyla hırpalanmış oluyorum. Anlıyorum, bana makul olanı seçtiğimi, diğer yolda zaten istenmediğimi söylüyor peki ama ben bunu tekrar tekrar duymak istiyor muyum? Onu soran yok....

Harabe sayılabilecek ama benim daha önce de annemle gittiğim bir evdeyiz. Altmışlı yılların sonundan üç katlı bir aile apartmanı. Biz annemle baktığımızda kiralıktı, bu defa da öyle ama herşeyi kırmışlar, pencereler bile plastik yaptırılmak üzere çıkartılmış. 

Evi dikkatle geziyorum. Dairenin sağında ve solunda dev salonlar var.. Oralar ne olacak, neden var? Zihnim mind the gab diye fısıldıyor...

Kapı kolları yaprak desenli pirinçti, dümdüz ruhsuz kromla değişmiş. Mutfağın üst dolapları sökülüp, yenileri sipariş edilmiş... Basamaklı, evin büyüklüğüne göre dar sayılabilecek ama sevimli bir mutfak.

Bir yandan asla doğru olmadığını seze seze ikimizi bu evin içinde hayal etmeye çalışıyorum. Acaba sana fazla mı basit gelecek? Endişeliyim, bu evde mutlu hisseder misin bilmiyorum...

Dün gece söylediğim gibi bambaşka değerlerimiz var, aynı şeylere eğilmiyoruz... Nasıl olabiliriz?

Havuz var. "Kullanabilir miyim?" diye soruyorum. "elbette" diyorlar.

Açmamam gerken bir kapı var, açıyorum. Şoke oluyorum, orta yaşlı çıplak kapınlar ve erkekler dans gibi garip bir ritüeldeler. Neler oluyor bu evde? Nasıl bir hayata evet demiş oluruz? Tedirgin oluyorum dev boşluklardan, dansçılardan ve tanımlayamadığım gizemden.

Bizim garipliğimiz bize yetmez gibi bu ev fazla mı kaçacak acaba?

Bana her zaman olduğu gibi hiç yardım etmiyor ve bu kararda da yalnız bırakıyorsun. Sen beni her olasılıkta, her evrende yalnız bırakıyorsun....





18 Ağustos 2025 Pazartesi

İYİ HAFTALAR

 

Günaydın, 

Bu sabah kuşlar yok. Kuşlar yok derken martılar ve kargalar var tabii, sadece serçeler ve sığırcıklar gelmemiş. Onları yok yazdım. 

Sarmaşık hala yeşil, çınarın rengi dönmeye başladı. Rüzgar yok. Nem oranı yüzde seksen yedi.

Biraz sonra pazara gideceğim. Mutlu muyum? Evet, hayattayım, elim ayağım tutarak kalkmışım ve kahvemi alıp balkona gelmişim. İstediğim marka kahveyi, istediğim sürede içerek güne başlayabiliyorum. Bu şans değilse nedir?

Dün Damla'nın kitapları Orhan'a teslim ettim. Orhan bizim mahallede harika bir sahaf açtı. Artık kitaplarımız onun. Bu hafta Tuna gelecek. Yarın yüzmeye gidiyoruz! 

Boğaz'a!

Bu sene denizle başka türlü bağlandığımı hissediyorum. Korktuğum yerden; karanlıktan, akıntıdan, sürüklenmekten... 

Elim, sağ elim titriyor. Sağlığıma epeyce dikkat etmeme rağmen hala yolun başındayım. Beslenme ve hareketliliği çözsem de stres yönetiminde ve zamanı kullanma becerisinde tökezliyorum. Son zamanlarda müziğe tutunuyorum, müzik dinlemek iyi geliyor. Tabii okumak da.

Neyse, dilerim hepimiz için güzel bir hafta olur :))


16 Ağustos 2025 Cumartesi

KENDİMİ KENDİM DEDİĞİM ŞEYİ SEVEMİYORUM.


Neden Dünya'dayız? Ağaçların, çayırların, kuşların bu konuda bir fikri olduğunu düşünmüyorum. İnsan sırf kibrinden anlam arıyor, öylece yaşamayı hazmedemiyor. Büyükleniyoruz. Ne için? Yok edebildiğimiz, hapsedebildiğimiz, deforme edebildiğimiz için mi? Ne büyüklük ama!

İNSAN sevmiyorum. Kendim dediğim şeyi de sırf bu yüzden, insan parçam yüzünden sevilesi bulmuyorum. Yaratmaktan, yaşatmaktan çok konfor arayan hal insana mahsus. İnsandan geçtiğimde seviyorum herşeyi ve herkesi, ruhların bir suçu yok.



15 Ağustos 2025 Cuma

BALKON

 

İstanbul'un en güzel parklarından birine yakın oturuyorum demiştim size. Peki en hoş çınar ağaçlarından biri bizim sokakta hem de benim balkonumdan rahatlıkla görünüyor demiş miydim?

Çok şanslıyım. Evimi ve sokağımı çok seviyorum. Denize ve martılara bu kadar yakın olmak büyük şans! 

Günaydın İstanbul.

14 Ağustos 2025 Perşembe

YAŞA


İçimdeki ses yaşa diyor bazen, hazır buralardayken yaşa gitsin. Böyle günlerde her an unutulmaz oluyor, tekrar tekrar döndürüyor insan zihninde. Dün, Ekin'in doğum günü kutlaması tam olarak öyle birgün oldu çünkü elli senelik hayalim gerçekleşti. Boğaz'da yüzdük!

Bu yaz yangınlar, depremler, yanardağ patlamaları, hastalıklar ve daha nicesiyle epeyce zorlamış olsa da ben Torba'da doğum günü kutladım, gece yüzdüm, bi de yetmedi İstanbul Boğazı'nda yüzdüm diye hatırlayacağım. Sanırım bardağın dolu tarafına bakacağım.


7 Ağustos 2025 Perşembe

YAZ YAĞMURU


Günaydın,

İstanbul halkı günlerdir kıvrana kıvrana beklediği yağmura nihayet dün gece kavuştu. Yağmur sabah karşı dört buçukta başladı ve hala devam ediyor. Eylül kokan sabahları özlemişiz, iyi geldi.

Hepimize güzel birgün olsun:)

5 Ağustos 2025 Salı

DELİLİK

 



Günaydın:)

Ben doğduğum günden beri yaşamak istiyorum. Doğumum da dahil tüm engellere rağmen gelmişim Dünya'ya ve ayağıma dolanan herşeye inat kalmışım buralarda. Zaman zaman aidiyet hissim zayıflasa, bitse ve gitsek tadına gelsem de aslında içimde çok ama çok güçlü bir parçacık var ve o yaşam dolu! Öyle ki beş insanlık falan.

Şimdilerde, bütüne verdiğim dikkati o parçama da vermem gerektiğini anlıyorum. Müzik seven, çiçek seven, hoplayıp zıplamak için can atan Elvan'a.

Deliliğim kafesinden çıkıp tüm Dünya'ya yayılsın istiyorum. Kabul görmediğim yerlerde dilenmek yerine, bana açılan kollarda dans etmek, dostlarımla keşiflere çıkmak. İçeride ve dışarıda aramaya devam etmek, kaşif tarafıma yeniden pabuçlarını giydirmek istiyorum. 

Deli gömleğim ve kaşif pabuçlarım, arzum budur yeni dönemden.




2 Ağustos 2025 Cumartesi

BAHTİYAR DEĞİLİZ HİÇBİRİMİZ

 

Keder ve atalet tozu mu serpiyorlar üzerimize? Kabulsüz, mutsuz, tatminsiz günlerden geçiyoruz. Bahtını sevememek hali var anın her zerresinde.

Herkes yaşamı askıya almış, mümkünmüş gibi. Ama içimizde bir kurt var ki, o gerçeği biliyor. Kimseye güvenmiyorum. Kocaman savaşların ortasında veya huzurlu bir vadide can vereceğimi ve bunun asla önemli olmadığını anlıyorum. Hiç ile biricik arasındaki yolun yalanını biliyor ve seziyorum. Daha iyisi mümkünken, seçilmeyeni seçmek konusunda atıl kalışım? İşte onu ne vakit affederim bilemiyorum.

Müzik ve rüzgarda saklanıyorum. Hiç kaçmadığım kadar kaçıyorum saatlerden, hiç kovalamadıkları kadar kovalıyorlar beni.

Sıkıldım.