Günaydın,
Bizim buralar hala serin. Isınır gibi oldu ama çark edip mevsim normaline döndü. Normale dönüş dedim ama uzun süre anormalde kalınca insan bu beklenmedik dönüşle bocalıyor. Oysa Nisan serin olurdu, unutmuşuz.
Annem pardesü giyerdi. Onun bej rengi pardesüsünü çok beğenirdim. Yakışırdı. Tarzı vardı annemin. Kalem etekler, bol paça jeanler, dik yakalı kazaklar ve tertemiz saçlar ve tırnaklar. Hiç kendini dağıtmış halde görmedim onu, ev işlerine dalmış bile olsa saçları tertemiz, üstü başı lekesiz, kokusuzdur. Tam kraliçe olacak kadındır annem. Tahta oturtsan İngiltere'ye yakışırmış.
Ben mi? Benden de mis gibi Jane Goodall olabilirdi. Hani şu şempanzelerle, gorillerle yaşayan kadın. Şimdiki aklım olsa kesin olurdum. Bilimin az görünür bir noktasına yerleşir, orada takılırdım. Benim için çok farklı da olmadı aslında, ben de edebiyatın bir noktasına yerleşip orada kaldım. Fark ettiyseniz iyi bir okurum ben, ülke ortalamasına göre çıtam epeyce yüksektir.
Ay hani havadan sudan konuşacaktık? Manasız bir yere gidiyoruz, hemen durdum.
Hava durumundan sokaktaki canlar çok etkilendi. Kediler faranjit oldu. Çok moral bozucu bir durum.. Biz insanlar iyi kötü ısınıp, bişiler giyebiliyor, yiyebiliyorken, onlara yaşam ağır... Üzülüyorum.
Üzülmek dışında elimden gelen tek şey gördüklerimi beslemek, iyi kılmaya gayret etmek. Kışın kulübeler inşa etmiştik ama bahar serini sert vurdu. Özellikle bebek, yaşlı ve hamile kediler için çok zor bir hava ama yapacak birşey yok, üç gün fırtına takvimindeyiz. Yeni birşey değil, yüzyıllardır devam eden bir döngü.
Benden hava su sohbeti bu kadar. Her birinize hayırlı Cumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder