12 Şubat 2014 Çarşamba

LALE...

Lale ve nergis en sevdiğim çiçeklerdir. Aslında hepsini, bütün çiçekleri severim ama lale ve nergis görünce dayanamam, almasam bile koklamadan, gözlerimi kapatıp bir dakikacık olsun tadını çıkartmadan devam etmem.Edemem ki..
Dün Samatya'dan dönerken yolumuz Eminönü'ne düşünce lale soğanlarına bakmadan geçemedim. Evli değilken bir yeni yılda kayınvalideme aldığım soğanlar geldi aklıma. Uzun zamandır soğan dikmemiş, bir lale doğumu izlememiştim. Oysa biyopsim temiz çıkınca kendime verdiğim söz vardı; bu yıl bahar bana gelmezse ben ona gidecektim! Erguvan seyredecek, lalelerin tadını çıkartacak ve boğazın serin sularını, sarayımın bahçesini bol bol tavaf edecektim. Eh madem böyleydi, soğan alarak başlamalıydım. Bir tane aldım. Adam bir soğan parası ödediğim halde ikincisini de verdi. Oysa ben herşeyi tek almaya, tek olmaya o kadar alıştım ki artık, "istemem dedim". Adam inatçı çıktı ve"ya, bu benden, alsana sen" diyerek susturdu. Sonra da ekledi: "onlar - çiçekler- her saniye Allahın adını zikrediyorlar!"
Yüce Rabbim, bizi de her saniye varlığımızın, nefesimizin kıymetini bilen, yaratıcısını zikredenlerden kılsın dedim içimden. Farkındalığımdan, aldığım dersten kopmamayı dileyerek soğanlarımı eve getirdim. İşte onlar: