15 Nisan 2013 Pazartesi

T.TEPE SARISI ALTINDA HAFTA SONU MUCİZESİ:)

Bir öğleden sonra sakin sakin hayal kurarken, bir yandan da hayallerimin anlatılabilir kısmını arkadaşımla paylaşıyordum. iyi ki paylaşmışım, bakın bu sohbet beni nereye götürdü? İşte tam buraya!


Elbette fotoğraflar gerçeğin aciz birer gölgesi ama yine de size bir fikir verir diye paylaşıyorum. Meğer benim arkadaş ve eşi bu harika toprak parçasını beş yıl önce almış ve yakın zamanda da üzerine nefis bir taş ev kondurmuşlar!
Bana anlattığı ve fotoğrafları gösterdiği zaman yüzümde nasıl bir ışıldama olduysa, "Nisan'da gidiyoruz, istersen gel" demez mi? Ben de "evin hanımına soralım, onun için de uygunsa harika olur" dedim.
İşte bu sohbet beni muhteşem bir toprağa ve uzun ömürlü olacağını sezdiğim bir duygusal yatırıma götürdü. Zira mekanlar insanlarla güzelleşir. Eğer harika bir hafta sonu geçirdiysem bunda sadece doğanın yani "bahar biti", Senem'in keçi peyniri ve bazlamaları ve "T. Tepesi Sarısı'nın" değil, arkadaşımın ailesinin de rolü var. Hem de çok!
 
 
İşte evin kapısından bir manzara size. Sabah olup, elinizde kahve fincanınızla kapıyı açtığınızda sizi misssler gibi bir hava ve gezegenin en güzel sesleri bekliyor! Kulaklarınızı iyice açarsanız o kadar farklı ses duyuyorsunuz ki, çeşitlilik bir yana bunca sesin nasıl olup da sizi rahatsız etmek bir yana, huzura boğduğuna inanamıyorsunuz. Bir kere Guguk kuşumuz var. Sonra adını ne yazık ki henüz bilmediğim en az beş altı farklı ötüş! Bunlara çamlardan gelen rüzgar sesini de ekledin mi, oy! Ortaya çıkan senfonik çalışma o kadar büyüleyici ki, insanın burada ne okumaya, ne yazmaya, ne de başka bir şehirli eylem içinde olmaya hiç ihtiyacı kalmıyor! En temel ihtiyaçlarım dışında bütün arzularımın cevap bulduğu noktada hissettim kendimi. Yemeğimiz, yatağımız, suyumuz vardı. Kahvemiz ve rakımız da vardı. Eeee daha ne?
 
 
Evin çocukları nasıl olmuşsa benim çocuklara yoga dersi verdiğimi duymuşlar. Ben daha onlara teklif etmeden onlardan gelen taleple kıza süre sonra kendimizi çimlerde bulduk. Doğada yoga! Ailenin mahremiyetini korumak adına bu dünya güzeli çocukların fotoğraflarını paylaşmıyorum. Henüz anne ve babalarından izin almadım. Sadece şu kadarını söyleyebilirim, çok huzurlu ve yetenekliydiler. Onlarla yoga yaparken sadece öğrettim sanmayın, onlar da bana öğrettiler. Yeni bir duruş ve harika bir ritim oyunum daha var artık! Üstelik eğitimde kullanacağım kadar da mükemmelller! Aylin Hocam hep derdi, "çocuklardan çok şey öğreneceksiniz" diye. Bunun çok haklı bir paylaşım olduğunu zaman bana defalarca gösterdi:)
 
 
İşte son akşam yemeğimizden bir kare. Elbette azıcık daha yazmak istiyorum bu cennet hakkında ama önce pazara gitmem lazım:)))

1 yorum:

sarya dedi ki...

Sanırım sizi çok kıskandım bu duygu başka ne olabilir ki! :))