18 Şubat 2011 Cuma

HAYAT KİME ZOR ACABA?

Nankör derler kediler için. Doğrudur. En az biz insanlar kadar nankör bir hayvandır kedi. Öyle çok benzer ki bize, bazen çok zor gelir bir kedinin gözlerine bakmak. Ha bi de insanların tamamı nankördür ama bazı kedilerde vefa vardır. İşte aramızdaki fark!

Otobüste yorgunluktan uyuyacak hale gelmişken, tam karşımda oturan kıza takıldı gözüm. Yirmili yaşlarında beyaz tenli, kömür gibi saçlı, gerçekten çok güzel bir genç kadındı. Hafif kalkık burnu, kendinden emin bakışlarıyla edası tastamam yerindeydi. Sonra onun sağında oturan harabeye baktım; şişko, yıkılmış bir kadın! Gözü ve yanağı mosmor, üzerindeki ceket belli ki emanet, eteği uzun, eşarbı zar zor başında duran tam bir kaybeden! Besbelli canından bezdirilmiş. Hani o an kessen kanı akmayacak kadar vazgeçmiş...

İndim otobüsten, elimde akşam yemeğim, çantamda yoga dersimin sihirli bulutu ile Starbucks'a girdim. Kahvemi aldım ve yavaş yavaş eve doğru yürümeye devam ettim. Geldim eve ve bakın nelerle karşılaştım: marangoz küçük banyo dolabının içine etmişti, avizeci aplikleri s..ip atmıştı ve hala kolilerle başımız dertteydi ve evimizde telefon bağlantısı yoktu ( bu bağlantı da kaçaktır :)) ! Ne kadar talihsizdim, hayat ne kadar zordu! Üstelik otobüsteki Pamuk Prenses kadar genç değildim artık. Ama suratı mosmor kadın kadar da vazgeçmiş değildim. Benim yumruk yemekten morarmış, alınganlıktan paramparça olmuş salak bir kalbim vardı sadece! Atsan atılmaz, kedilere versen yemezler... Deneyler için bağışlasam bilimadamları ilgilenir mi acaba?

Kıssadan hisse, hayat kime zor karar veremedim; bana mı, otobüsteki iki kadından besbelli dayak yemiş olana mı? Yoksa güzelliğini sonsuza dek sürecek zanneden o güzeller güzeli kıza mı?

Hiç yorum yok: