23 Aralık 2023 Cumartesi

NE YAPALIM SELMA?

 




Selma'cım Günaydın, 

Noel aferesinde senden gelen mis gibi kahvemi içerken, içimden  bıraktığın yoruma buradan cevap vermek geldi.

Neden geldiğini haber vermez insan? İnan bilmiyorum. Galiba derinlerde bir yerlerde sonum kaşıkçı elması gibi olsun istiyorum; biri beni, ben kıçımı yırtmadan görsün, bulsun:)))) 

Tevazuya gel!

Dostum Suat Yurtalan, "kenarda durup, ortadan yiyemezsin Elvan" der. Beni hayatın biçtiği roller karşısında fazlasıyla edilgen, hatta pasif agresif bulur. Ona göre aşırı kontrolcü tavrım, hem hayatı, hem yaratıcı yönümü fazlasıyla baltalamıştır. Mesela Suat hep evimi, hatta kendimi dağıtmam gerektiğini söyler. Manasız bir düzen sevdam olduğunu ve bu şekilde yaratamayacağımı anlatır. Bilmem, belki dediği gibi birisiyimdir. 

Suat'ı severim, kısmen haklıdır desem çok mu politik olur?

Burası uzun yıllar boyunca benim arka bahçem oldu biliyorsun. Başlangıçta arkadaşsız çocuklar gibi tek başıma top sürdüm. Kitap okudum, sevdim, yazdım. Heyecanlandım, yazdım. Kızdım, kırıldım, yazdım. Korktum, sevindim, yazdım. Bir süre sonra hem birileriyle, hem kendimle konuştuğum, bazen tekrara düştüğüm, kimi zaman serbest dalışla ferahladığım bir alana dönüştü. Önce yalnızdım ama sonrasında hep birlikte oynamaya başladık. Sen ve diğer blog okurları bu işin en popüler zamanlarından başlayarak, takip ve yorumlarınızla beni onurlandırdınız. Çok tatlı insanlarla tanıştım yazdıklarım sayesinde. Öyle ki, yazmak ve okumakla kalmayıp, her güçten düştüğümde rehabilitasyon merkezi tadında kullandığım bu mecrada pek çok yakınımdan daha güven verici bir tavırla durdunuz ekranın öte tarafında. Değeri mi? Paha biçilmez!

Ben ruhumu, gelmişimi, geçmişimi didik didik ederken, elbette herkes aynı duyguyla okumadı yazdıklarımı. Biliyorum. Öyle ki eski sevgililerimin zaman zaman buralarda dolanması ve kendilerini benimle bir tür bağ içinde hissetmeleri fazlasıyla canımı sıktı sanırım. Her tek başıma kaldığımda, nedense bana bir yerlerden "oh olsun" diyorlar gibi geldi.  Büyük ihtimalle bu yüzden sonlandırmak istedim. Ama görüyoruz ki bazı şeyler biz bitti dedik diye bitmiyor:) 

Ne yapalım Selma? Kamuya yazmaya geri mi döneyim, yoksa bir kişiye özel yazdığım blogla başbaşa mı devam etsin yolculuğumuz? Veya buraya ara sıra mı uğrasam?

Düşün:)

İki blogu mukayese ettiğimde inan hangisi kıymetlim bilemiyorum. Sanırım günün/yazın sonunda gelen armağana razı, gelenle sevinçli bir ruh halindeyim. Ben kıçımı da yırtsam her şey olacağına varmıyor mu? Yani olmayan, ben olduramadım veya kenarda durdum diye değil, zaten olmayacağından, olsa bile dirlik düzen vermeyeceğinden olmuyor.

Aslında belki de burası küsmek için doğru yer değil, çünkü kişisel tarihim için bir tür hazine. Neye benziyordu bu kadın diyene arşiv? Neden dersen Sevgi Teyze'nin ölümünden sonra bu konuyu çok düşündüm; bizden geriye kalan tek şey hatıralar. Biliyor musun onu çok özlüyorum... Keşke daha çok yanında olsaydım diye zırıl zırıl ağlıyor içimin ucu. Çünkü onun son iki yılı ve aramızdan ayrılışı bana tekbaşına bitecek bir hayatın sonunu sık sık düşünmenin kapısını açtığı gibi şimdiki zamanın eşsizliğini de çok iyi anlattı.

O zaman bu zaman takılarımı ve bir daha içine giremeyeceğim vaktiyle fazla para harcanmış kıyafetlerimi genç kadınlara, çoğunlukla arkadaşlarımın kızlarına dağıtıyorum. Eşyalarımı azaltıyorum. Elimin değmediği eşyaları gönderiyorum. Sıra günlüklerimde... Hepsini yakacağım Selma. Arkamdan çer çöp toplanmasını istemiyorum. Benim dokunurken özen gösterdiğim her eşyam eskiciye, hayır kurumuna ve çöpe pay edilecek, biliyorum. Sevgi teyzede öyle oldu, Ayşe'de de... Gördüm. Anladım. 

Nedense bir tek bu bloga kıyamadım.. Nasıl ben az bilinen veya çok ünlü hiç fark etmez, bir yazarla onu hiç tanımadan bağ kurabiliyorsam, birileri de ben gittikten sonra sanal dünyanın bir köşesinde kelimelerime rastlar ve belki tıpkı benim hissettiğim gibi elinden tutulmuş, saçı okşanmış hisseder diye umuyorum. Sence çok mu umuyorum? 

Ama kabul et, Kaşıkçı Elması fantezimden daha gerçekçi :)

Amaaan, neyse ne yahu, geldim yazdım işte. Sonrasını sonra düşünürüz:)

Mutlu Noeller Selma











2 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok ummuyorsun Elvan. Koca dünyaya sığmayanlar gelip burada bir sözcüğe sığarlar belki kim bilir?
“Her dil, her sözcük her ağızda yuva kurmaz” demişti sevdiğim bir yazar madem ki burası senin en kıymetli yuvan, sözcüklerinin yamacına burada toplanalım… Diyorum ben :))

“Sevginin, şefkatin, halden anlamanın, merhamet ve yaratıcılığın olduğu anladığımız anlaştığımız yıllarımız olsun… “ dediğin gibi olsun Elvan :))

mutlu yıllar 💙💐 huzurla… 🙏

Fortunata dedi ki...


O halde anlaştık. Henüz ormandan dönmemiş olsam da, yazmak istediğimde burada olacağım. Teşekkür ederim.
Mutlu Noeller ve Mutlu Seneler!