Hawking gezegenden ayrıldı. Dindarlar, kuantumcular ve biz yani ne yapacağını şaşırmış, yine de aramakta ısrar edenler; kaldık mı baş başa!
Haydi oyun başlasın o halde!
Pek çoğumuzun hayatını, inceden inceden irdelemeye ağzından çıkan her sözün, her davranışının farkında olmaya ya gönülsüzdür, ya buna niyet etmez veya enerjisi yetmez! Hani şeytan bırakmıyor denir ya, hah tam o işte! Mesela beni genellikle şeytan bırakmaz. Gayet güzel bilir ve sezerim ne nedir ama iş uygulamaya gelince içimdeki miskin ayağıma yapışır, ağırlaşırım. Oturup meditasyon yaparsam kim bilir ne güzellikler yakalayacağım, bunu bal gibi bilirken, gidip olmadık bir DVD'nin ardına saklanmak çok daha kolay gelir. Çünkü insan sözde yeniyi isterken ve içinde bulunduğu cendereden şikayetçiyken bile, bilinmeze adım atacağına, tanıdık sularda yüzmeyi sever.
Napacaksın, mayamız bu!
Fakat gün gelir yaş ilerler... Gözler bozulmaya, kulaklar az işitmeye başlar, hele bir de bunlara bedenin olur olmaz yerde havlu atması eklenince, nihayet içeri bakmayı akıl ederiz. Dış dünyada ekip biçtiğimiz tarlalara nur yağmamıştır. Hatta bizim buğdaylardan yapılan ekmeklerle büyüyüp adam olanlardan bırakın bir teşekkür, selam almak mümkün değildir. İnsan tam da orada uyanır veya bu hayatı pas geçer... Seçim bizimdir. Seçim her zaman bizimdir; tarlayı biçen de bizdik, dış dünyaya kucak açan da...
Hafta sonu denizi ve nehri izlerken yalnız olmak istedim. Duygu ve düşüncelerimiz dört kişilik arabada sağdan sola sıçrarken, annelerimizin son çeyreğine geldikleri hayatlara baktım. Yıpranan sadece eller, yüzler, bedenler değildi, kalpleri, bakışları, umutları da aşınmıştı. İçimden derin bir merhamet yükseldi..
Kaç hayatım var diye düşündüm, kaç hayatım var acaba dış dünyaya harcanmış? Ruhumu görmezden geldiğim kaç hayat sürüklüyorum rüyalarımda? Bir sek sek çizsem, taş atsam, hangisine basmak istemem acaba? En derin yarayı aldığım ve en büyük dersimle yüzleştiğim o hayat hangisiydi? Büyük bir şansla zar salaldığım ve içinde kulağıma sevgi sözcükleri fısıldanan hangisi peki? Her sıçradığımda bulutlara yükseldiğim, yedi denizin dibinde ölümsüzlüğü ararken paha biçilmez hazineyle karşılaştığım ve şimdi bana yüzlerce kitap arasından el sallayan, ben ona bakarken ve biz göz göze geldiğimizde umutlandırdığım kim var? Kimler? Kimsin?
Kaç hayatım vardı diye düşünmekten yaşamaya fırsat bulamadığım? Sorularda kaybolduğum? Kaç hayatım var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder