Kitapçı.
"Ölmek, eskimiş bir kıyafeti değiştirmek sadece...." Dün kitapçıda Deniz'in önerdiği kitaplardan birine denk gelir miyim diye bakınırken karşılaştığım cümle.
Peki yaşamak ne?
İnsan ne zaman gerçekten yaşar? Hayatın hakkını vermek dediğimiz nedir?
Tatlıcı.
Bazı tatlılar kişisel tarihimize yolculuk sanki. Kaşık dolusu tavukgöğsünün ağzımın içinde yuvarlanışı ve ben yutkunduğumda düştüğü yer.
Orası çocukluk.
Nur-u Osmaniye.
Ezberim, endişem, tanıdığım, hiç tanışmadığım. Akrabam, akbabam. Hepsi ve hiçbiri.
Kadırga.
Sıcacık bir tanışıklık. Değişmeyen ayrıntılar. İnsanda geçmişe dönme isteği yaratan güzellik... Pencereden sarkıtılan hasır sepet, küçük renkli kuş lokumları...
Artık yaşamayan Necati bakkal...
Özbekler Sokak.
Annem. Anneannem ve dedemin aşkı. Aşığın aşka ihaneti. İhanetin miras kalan laneti.