Uzun zamandır hissetmediği duygular ard arda içimi yoklamaya başladı. Sanki sihirli değnek değdi de şu hayat oyununun perde arkasına geçmeme, sahnelenen oyunu izlememe izin verildi. Hatta zaman zaman o kadar cömertleşti ki oyun kurucu, kulise girmeme ve makyajını silip, kostümünü çıkartan oyuncuları görmeme bile müsaade etti.
Sahne performansını sevmediklerimi, ayna karşısında kendi yüzlerine bakarken gözlediğimde içimde yükselen anlayış ve merhamete çok şaşırdım. Kimse masum veya kimse suçlu değildi. Senaryo ne diyorsa onu yapmışlardı.
Evime çok yaklaştığımı hissediyorum. Bütün eşyalarım hazır, renkler, sesler hatta kokular bile. Anahtarı görüyorum ama henüz elime almadım.
Rüyalarım beni daha önce gitmediğim yerlere taşımaya başladı. Yoga matı yine uçan halım. Bilinmeyene karşı yükselen merakım ve öğrenilmiş çemberde kalmamı isteyen tembelliğim çekişmeli bir telaşın içindeler.
Sezgilerim yükseldi. Öfkem dinginleşti. Bana iyi gelmeyeceği besbelli olan enerjilerden hoyratlık etmeden uzak kalabilmeye başladım. Belki de ilk kez bütünün parçası olabilme ihtimalini, bunun olabilirliğini sezdim. İlk kez kitaplar değil, algılarım dile gelmeye başladı.
Evimin içini çok merak ediyorum. Dilerim merhameti yüksek bir ruh vardır içeride... Kaderinde çok üretmek, çok sevmek, çok anlamak olan... Beni bana yeniden hatırlatacak bir ruh.
Şimdilik bahçem bile çok güzel!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder