Monolog
Tanrının hediyeler dağıttığı o gecede boşuna pencere önünde bekledim, benim hediyem çoktan gelmişti. Üstelik bir paket değildi, noel zamanında da gelmemişti, çok daha önce kavuşmuştuk. Bu yıla ait bilmem, anlamam gereken her şey o geceden çok önce kucağımdaki yerini almıştı.
Theodora, Tanrının hediyesi. İçimdeki tüm öfkeyi silip süpüren sevgi yumağı. Sonra sınavlar... Değişen koşullarda beni kullanışlı bulmayanların ufukta yitişi. Zamanın boşluklarına dayanamayıp, varlığımı oraya buraya, kahve molalarına, kent yürüyüşlerine tepiştirenler... Eski bir tanıdığın avucuma bıraktığı piramitler.. Bilmediğim, hatırlayamadığım ama sezdiğim zaman dilimlerinden gelen rüyalar.. "Atlıyordum" diyenler, "pooff diye yok olsam" duasındakiler. Benciller, nezaketiyle nefessiz bırakanlar. Kalbi kör, ruhu topal, bedeni aç kalanlar...
Hepinizi gördüm, her birinize mutlu yıllar dilerim. Bütün duam yolculuğumuzun olabildiğince bütünün hayrına ve uyumla geçmesidir.
Diyalog
"Ağaç mı süslüyorsun?
Neden?"
"İçime iyi geliyor"
"İçinde ne var?"
"Boşluk ve bir oğul"
"Hımmm...
Ne koyacaksın ağaca bu yıl?"
"Memelerimi"
"İkisini de mi?"
"Evet"
"Mutlu Prens'in hikayesini biliyor musun? Seni ona benzetiyorum."
"Mutlu dedin, ben değilim..."
"Gözlerini yumup, sadece vererek mutlu olamazsın. Söylesene seneye ne vereceksin?"
"Bilmem
Ya sen?"
"Ağacın tepesindeki süsü görüyor musun?"
"Evet"
"Benim size bu hayattaki hediyem o; inanç, inancım"
"Peki sen nasıl devam edeceksin?"
"Hakikatle:)"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder