"Bugün nasılsın anne" diye sorar aziz."Daha kötü" diye yanıtlar annesi. "Yarın daha kötü olacaksın" der aziz. Ertesi gün Collumcille yine gelir ve aralarında aynı konuşma geçer, ama üçüncü gün "Daha iyiyim, Tanrı'ya şükür" der annesi. Ve aziz karşışık verir, "Yarın daha iyi olacaksın öyleyse."
"Simgeler ve umulanlar yoluyla ruh durumlarını dile getirmek değilse nedir yazın? Dile getirmek için cennete, cehenneme, arafa ve peri diyarına köhnemiş yeryüzü kadar gereksinim duyan ruh durumları yok mudur? Peki cennet, cenehennem, araf, peri diyarını bir araya getirmeye, hatta canavar başlarını insan bedenlerine yerleştirmeye ya da kayaların yüreğini insan ruhuyla doldurmaya cüret edecek kimseler olmadıkça dile gelmeyecek ruh durumları yok mudur? Haydi yürüyelim, masal anlatıcıları, yüreğin özlediği yem her ne ise ona sarılalım ve korkmayalım. Her şey canlı , her şey gerçek ve yeryüzü ayaklarımızın altındaki yıkıntı sadece!"
Kelt Şafağı, William Butler Yeats
Bana sorsanız dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, insana en iyi gelen şey masallardır derim. Masal okumak, mümkünse dinlemek ve hatta yazmak örselenmiş ruhlara merhem gibidir; umudun kılıcını biler, gözlere ışıltılı bakışlar serper ve yolunu kaybedenler için haritalar çizer ...
Burhan Bey sayesinde elime ulaşan Kelt Şafağı tam da bu söylediklerimi anımsatan, benden neredeyse yüz yıl önce yaşamış bir adamın kaleminden çıkmış. Bazen biz kitabı değil, kitap bizi seçiyor diye düşünüyorum.
Periler, hayaletler, patikalar arasında kaybolmak ve iyice kaybolduktan sonra kendi topraklarının, yüreğinin öykülerine uyanmak isteyenler için şiddetle tavsiye ederim.