7 Temmuz 2009 Salı

KURUÇEŞME ARENA = O, SANTANA = 1O NUMARA!

Kuruçeşme Arena = 0, SANTANA = 10 , dayım = 10+! Vallahi de billahi de durum böyle. Hep merak ediyordum nasıl bir mekandır bu Kuruçeşme diye. İşte kısmet bu geceyeymiş; gittim. Üstelik dayıların en yakışıklısıyla gidip, geçkincesinden en tazesine kadar bütün kadınları delirttim!!!
İşten 17.30'da çıktım. Duş almam, boyanmam (elbette sadece kirpiklerimi boyamakla yetindim, çünkü savaştan dönen yerliler gibi, suratında bir ton akmış boyayla maymun olmuş kadınları seyredip eğlenirken, biri de bana bakıp sırıtsın hiç istemem) ve dayımla buluşma noktamıza ulaşmam 19.00 etti. Tabii dayım gecikti! Ağrıyan dizi ile seke seke tramvaya* yetiştiğinde tam "ah be dayıcım amma geciktik" diyecektim ki, baktım Cankurtaran'dan** sandviç yaptırmış ikimize . Elbette hemen yelkenler suya indi. Kim dayanabilir ki Cankurtaran'dan alınmış sandviçlere?

Sağa sola bakıp gülerekten sandviçleri yuttuk. Gerçi sonrası biraz stresli bir trafikte debelenerek geçtiyse de, ilk iki şarkı dışında kaybımız olmadı. Boğazın kenarında Santana, elimde bira, yanımda alemlerin en yakışıklısı dayım. Karşımda koskocaman bir Ay! Ooooo işte ballı börek vaziyetleri.
Abiler göz ucuyla bakıyorlar bakmasına da, dayımı gören "hiç şansım yok!" ifadesiyle uzaklaşıyor hemen. "Ya bi dur" diye gülümseyecek oluyorum ama adam çoktaaan arazi olmuş. Of! barones'e verdiğim sözü tutacaktım yahu!

Ortalık otuz üzeri abla ve artık yaşı söylenmez yıllara ulaşmış teyze cenneti! Fakat ablaların ar damarı çatlamış! - sahi gerçekten öyle bir damar var mıdır?- Hani arada bir dayımla gülüşüp, konuşup "şişşt o benim" mesajı vermesem, alıp gidecek çakallar! Ama çok eğleniyoruz. Topuklu giymediğim için şanslıyım. Böylece kolaylıkla ayakta durabiliyorum. Dayımla iki sakat, kendimize dayanabileceğimiz bir yer de buluyoruz. Oooo şahane; mis gibi esiyor burası. Gelen geçen kızlara yardım ediyor dayım. Hani sırf iyilik olsun da, biralarını kolayca alabilsinler diye:))
Kızlar yan yan bana bakıyorlar, acaba tepki verecek miyim? Neden vereyim ki? Havalı bir kadınım ben; içimden kıs kıs gülüp, ablaları süzüyorum sakin bir tebessümle. Şöyle diyorum: "anca bira alır verirsiniz canım, o benim!". Kadınlar bu mesajı alır. Cool abla olmak zordur ama suratıma en yakışanı bu! Tipim bu:))

Yanımdaki çakal kendi çapında dans ediyor. Ama hiç umurumda değil, onu mini etekli ve yerinde duramayan ablaya bıraktım. Yakışıyorlar birbirlerine. Pür dikkat sahneye bakıyorum. Sanki bir mucizeye bakar gibiyim. Çocukken dayımın müzik setinden yayılan ses ve o sesin sahibi sahnede. Üstelik yanımda da dayım var! Uleyn bi de Queen hortlasa gelse ya.... Ah ah...

Santana bir yana, davulcusuna ve de özellikle zenci vokaline bittim. Bir adam bu kadar mı şirin olur ya. Zencilere olan ilgimde yüzde ikiyüz artış oldu desem yeridir. En son, neredeyse on yıl evel bir caz kulüpte akıllara ziyan bir adet zenci abiyle tanışmıştım; mekan Kilburn High Road, uçağımın kalmasına yirmidört saatten az kalmış... Kendisini hala derin derin ah çekerek anarım.. Anarım dediysem sanmayın ki bir anımız var. Maalesef yok! Bakışıp, gülüşüp, iki laf etmiştik ki, Demet'in beni yaka paça bardan alışı dün gibi kabuslarımda! Neyse, blogu kuzen, kardeş takımı da okuduğu için burada kesiyoruz. Dönelim Santana'ya:))

Kuruçeşme Arena epeyce rezil bir konser alanı, gelenler de klasik müzik festivali'ndekilerden beter. Reklam dünyasının ünlü isimleri, üç beş tombul ergen kız çocuğu, bol miktarda aranan geçkin kadın ve erkekler! AYIKKEN ÇİRKİNLER, SARHOŞKEN ÜÇ KATI ÇİRKİNLER!

Gerçi bize bira ısmarlayan amca fena değildi, dayımı görüp sevinmiş ayaklarına bol bol fotoğrafımı çektiği de gözümden kaçmadı:)) Sanırım dayımın da kaçmadı ki, "s..r et işe yaramazı"dedi:)) Of dayı ya.

Konser performansı bence çok iyiydi. "Put Your Lights On" ve "Black Magic Woman" 'ı canlı dinledim ya, gerisi hava civa zaten.

Elvan, aile malikanesinden bildirdi. Şimdilik, Cuma akşamı gidilecek konsere kadar esenlikler diliyorum. Gerçi o konserdeki dinleyici profili için bir fikrim yok ama Siyah-Beyaz dinletide Zuhal Olcay epeyce iyi bir topluluğa sahipti. Darısı bu Cuma'nın başına. Yoksa Muse üzüntüden ölür. Adam bir haftadır hangi ceketini giyeceğini düşünüyor. Acaba ben de kıyafet konusunda endişelenmeli miyim? Yok yok, Zuhal'den sahne çalmayacağım:)))
* Dayımın toplu taşıma kullanma merakını anlamak da zor azizim. Adamın manyak güzel bir arabası var- adını yazmayayım da görgüsüz denmesin- ama ne hikmetse işe hep vapurla gider. Oysa ne olurdu yani dayı yeğen alemlere o şahane arabayla aksaydık! Ah be dayı ya!
**Mısır Çarşısı'ndaki efsanevi şarküteri.

3 yorum:

kali dedi ki...

ah bi hortlasa queen ya :x

Fortunata dedi ki...

Vallahi babam hortlamış kadar sevinirim Kali'cim:))

Adsız dedi ki...

jetro tull-santana-chick korea -supertramp-Queen...bunlarla ilgili bir cümle daha yazılırsa bütün gençlik anılarımı anlatırım,saatlerce esir ederim ona göre..