31 Mart 2022 Perşembe
ANEMONLAR
MEMLEKET
Bu sabah pijamalarımla döküldum sokaklara. Yüzümü Ruhi yikadi opucukleriyle. Ekin'in getirdiği anemonlari, papatyaları kupaya yerleştirirken missss gibi renklendi mutfağım. Yağlı zeytinin, susamli ekmegin kokusu burun deliklerimden girip doğruca kalbime coreklendi. Oh dedim, oh be, yaşasın memleket kokusu!
Mutlu bir sabaha uyanmanin tek yolu var benim için, Bodrum'da olmak! Başka bir seçenek yok.... Ne Çanakkale, ne Londra,ne de bir baska diyar. Sadece Bodrum.
Bu akşam Oya geliyor... Sanki Vitito geliyor... zaten çayıra mine çiçeği düşünce Victor canlanıyor. Ona olan özlemim dağ gibi büyüyor ... Ne mutlu bize, tarifi imkansız guzelliklerle yaşadık gençliğimizi. Çok ama çok şükür doluyum geçmişe.
İki şey hakkında yazmak isterim; hayatımın ilk dokuz yılı ve annemin ailesi.
Belki hiçbir zaman olmaz fakat mühim de değil. Olursa Sina hocaninki gibi memleket koksun isterim. Boğaz ve Halikarnassos .. İki ask,tek hayat bizimki. İstanbul ve Bodrum arasında mekik dokuyan ruhlar .. Oradayken erguvanları, boğazın serinini, buradayken anemonlari, rüzgarın tuzunu özlemek ..
İki aşka tutulmak demek, her daim ozlemek. Ne denir baska?
29 Mart 2022 Salı
DÜNYA
Hayatın hep itten, hep ugursuzdan, her daim kendini kollayandan yana olması nedir?
Kıyamet.
Bence bütün bunlar küçük küçük yüzlerce, binlerce, milyonlarca kıyam! Sonunda uyanışı olmayan kıyametler silsilesi. Bir tür kabus ..
Suat ve Semra Abla gibi kendi cennetime çekilmeyi o kadar isterdim ki ... Neden beceremedigimi bilmiyorum. Bilmiyor muyum? Konfor alanımdan uzaklasmaktan korktum besbelli .. Baska ne olabilir?
Hayatın insan kayirmadigini biliyorum. Benimki mizmizlik... Ağaçlara su yürümüş, çiçekler patlamış, boğaz en güzel serininde.... Benim anlattigima bak!
27 Mart 2022 Pazar
BAHAR MOLASI
Pek değerli okur, insanın bir diğerini gordugu yerde poposunu döndügu şu acayip Dünya'da sen çok tatlisin, gelip ne yazmış bu kadın diye bakıyorsun. Sağol. Varol.
Uzun bir aradan sonra kesintisiz yazmak, ne yalan söyleyeyim ilaç gibi geldi. Nefes aldım sen okudukça. Çogaldim, genişledim sayende. Elim, dilim açıldı. Duvarlara konuşmak yerine sana döktüm derdimi, nesemi. Hakkın ödenmez.
Fakat şimdi sanırım ufak bir mola isteyeceğim. Azıcık. Minicik. Vallahi yine yazarim, yazacağım. Birisi, bir tek kişi bile okusa yazacağım ancak azıcık deftere kaleme kaydı gönlüm. Haftada bir kesin bak. O soz. İki dersen inşallah derim
Şehri özledim be okur, çıkıp çıkıp gezesim var İstanbul'u. Kraliçemin eteğinde uyumak, rüzgarında dağılmak istiyorum. Özledim işte, anla.
Öperim yanaklarından, benden vazgecme lütfen
BAHAR
Günaydın, iyi Pazarlar,
Nasıl güzel bir sabah. Her yerden kuş sesleri geliyor. Artık kahvemi balkonda içiyorum. Çok da hoşuma gidiyor. Kendimi cam bir kulübenin içinde hissediyorum, tüm ağaçlar beni seyrediyor☺️, bana gulumsuyorlar.
Yeniden güçlenmek adın ne iyi bir zaman bahar. Kimildamak, hamle yapmak, can bulmak için nefis....
Yin yoga geldi aklıma bu sabah. Berivan'in bir yazisini okudum. Ondan kalan notları anımsadım. Biraz yin yoga eminim iyi gelecek.
Siz neler yapacaksınız bugün? Belki hayattaki son gün?
Sevgiler...
26 Mart 2022 Cumartesi
KİBİRSİZ
Sana nasıl hayran olmaz insan? Nasıl inanmaz? Havada asılı kalmış tülbentin, incelik bulut gibi. Elbisenin moru lalede, mavisi deniz.
Onlarca sokak çocuğu sen varsın diye tok belki? Yüzlerce kedi, binlerce ağaç sana emanet. Şehrin merhamet bekleyen canları seninle tesellide. Seninle uykuda, yaşamda.
Ruhun güçlü kalesi sensin Meryem, eteğinin hışırtisinda huzur bulduğumuz annesin.
Bu kadar çok şeyken, hiç olmayı seçecek kadar mütevazı olansın...
24 Mart 2022 Perşembe
MEÂL
İkinci kahveden sonra biraz biraz bilinçaltımın tercümesini yapabilirim.
Her ikisi de benim için hem çok güçlü, hem de çok kırılgan karakterlerdi. İkisiyle de eksik kalan bir ömür vardı ellerimde İkisiyle de tüm gayretine rağmen bağlantıda kalamadık... Biri başsağlığı ziyaretini reddetti, diğeri gel tanisalim, iyileselim teklifime burun kivirdi....
İkisi de benden vazgeçti! İkisi de beni duymadi.... İkisine de fazlasıyla gücendim.
Birlikte yaşanmamış, anlatılmamış ve anlaşılmamış hayatları rüyamda temize çekiyorum.... Zavallı ruh! ben! Bir avuç huzur için geceleri ne kivraniyorum ama!
RUYA
Günaydın,
Dün gece rüyamda eski sevgilimi gördüm. Sanki rüya değil, paralel evrende bir başka olasiliktaydik.
Önce eski kayınvalidemle birlikteydik. Eminönü gibi bir yer. Oradaki tuhaf kalabalikla birlikte bekliyorduk. Artık gelin kayınvalide olmadığımızı bilerek ama birbirimizi eskisi gibi çok severek, yanyana. Çok özlemiştim onu. Zaten onun iyiliği için gitmiştik oraya, orası her ne ise.
Şarlatan bir medyum bozuntusu birkaç başarısız numara yaptı. Sonra kayinvalidem gitti, yerine eski sevgili geldi. Onun dukkanindayik. İşini yapıyordu. Lacivert takım elbise vardı üzerinde ve çok güzel bir mavi gömlek giymisti. Onu zliyordum. Saatler geçti, sıkıldım. Çıktım dükkandan. Birden Çemberlitaş Ayasofya arasi bir sokaktaydik. Gelmiş gelmiş en açık konuşma geçiyordu aramızda. Ve o dükkana geri döndü.
Yokuştan aşağı inerken ayı gördüm. Dolunay. O gün oraya gitmeden önce dolunayda onun yanında olmayı dilediğimi hatirladim! Hementelefonu aldım elime ama bozulmuştu!!! Güç bela düzelttim. Aradım. Neden gitmis sordum. Cevabını aldım. Boşuna korkmuş, boşuna korkmuştum.Biz hep boşun korkmusuz!
Gerçek hayatta basarmadigimiz açıklık ve sakinlikle sonunda aynı dili konuşmanın huzuru vardı rüyamda. Çok mutlu uyandım. Ona kavustugum için değil, onunla birbirimizi anladigimiz için huzur buldum.
Peki ne olmuştu da artık hayatımda olmayan bu iki eski sevdiğimi görmüştüm? Umarım ikisi de iyidir.
23 Mart 2022 Çarşamba
DEYZELİK MUESSESESİ
Bence oluyorum, yavaş yavaş ve emin adımlarla deyze oluyorum. Menekselerin sağlıklı yaşasın diye yaprak bitine meydan okuyorsan, sende oluyorsun!
Kaçmaaa. Doğanın, döngüsünü kabul et. Elbet birgün olacaktı, demek günü gelmiş de! Üstelik çok sevimsiz birşey değil. İnsanın içini ısıtıyor, kendinden hoşnut kılıyor deyzelik makamı.
Yavaş yavaş, her bı yaprağı özenle siliyorsun sirkeli suyla. Aman toprağa damlatmayayim diyerek hafifçe pamuğu sıkıyorsun. Bir yudum kahve ve sonra devam...
Böyle böyle tatlı bir teyze oluyorsun🤗☺️
22 Mart 2022 Salı
HABİBİ*
Bizim evin çamaşır/yoga odasından sevgiler, hürmetler. Sonunda tekrar günlük pratigime döndüm. Nasıl? Genelde olduğu gibi, müzikle! İnsan sonsuza kadar surunemez di mi?
Sahiden işe yarıyor. Kimildamaktan aciz bir bez bebege, daha da acısı taş parcasina döndüğüm çöküş dönemlerinden hep müzikle, yogayla cikiyorum . Yazı mi? O yarayı kaşıyor. Daha çok düşerken, içeri, içime düşerken kaleme tutunuyorum. Zehrimi akitirken, konuşamadıklarıma kayıt tutarken. Öfke, acı, yenisememek benim yazımı güzelleştiriyor! Ne saçma!
Ama müzik başka. Müzik hizalıyor. Ruhum, bedenim, zihnim aynı aksta buluşuyor. Kilomu, yaşımı, yasımı, tasamı,derdimi süpürüyor kulaklarım.
Saklandigim yerden çıkıyorum. Sakladıklarımi dokup saciyorum. Yukseliyorum. İyi bir yoga çalışması iddia ediyorum vasat bir sevişmeye on basar! Tabii bunu erkeklerin yüzüne söylemiyoruz🤣😂Neden? Toplum zaten onları köşeye sıkıştırmışken bir darbe de bizden olmasın. Ama gerçek bu; tüm kaslarınızı hissettiginiz, tam anlamiyla şimdiki zamanda kaldığınız başka ne örnek var elde?
Beden farkındalığı, öz şefkat, kadim bilgi... Hücrelerin uyumlu salınımı... Adına ne dersen de.
Şarkı güzel. Habibi. Surya namaskar için özellikle tavsiye ederim. Ama önce bı kahve iç, l hate yeşil çay.
Haydin iyi akşamlar.
*Orange Blossom
HİZLA GİDEN BİR TRENİN İCİNDE...
... Sen uyudun diye zaman durmaz.
Deniz anlattiginda fantastik film izler gibi dinlemiştim. Olabilirdi tabii neden olmasindi ki? Simya, okult, kabala... tüm ezoterik bilgi arkeoloji, ki çok genç bir bilim, farklı sanatlar dalları ve bilim kolları hepsi teoriyi desteklemiyor muydu? Destekliyordu.
Victor'un Ashoka ile toplantısı dün gibi aklımda. O gün orada tanıklık ettigim paylaşımlarla ne kadar sarsıldığımi hatırlıyorum... Polonyalılar kurtları korumaya çalışıyor ve ekosistemdeki yerlerini anlatıyorlardı. Finliler, Japonlar, Ruslar....
Anlamıştım. Olacaktı bütün bunlar. Olcayi ama gelecekte. Benim o gelecekte hayatta olma ihtimalimi hiç hesaba katmamistim... Victor'un olmama ihtimalini de dusunememistim..
Şimdi burası orası; hızla giden bir trenin içindeyiz.
Toprak alamadım. Çanakkale'ye gidiyorum Nisan'da. Orada birşey yaparım belki. İyi ki zamanında almışım. O da bişi. Ekip biçmek zaman alacak ama bir kıyamet evi hazırlamak zorundayım.... Bunu hep biliyordum. Aklım başıma erdiğinde beri hep kaos görüntüleri vardı gözümün önünde. Bilincaltim sanmıştım... Değilmiş..
Çok çalışmam lazım. Dünya zor bir dönem ekte ve ben o hızla giden trendeyim. Sen? Sende buradasın....
21 Mart 2022 Pazartesi
SENİ DERT ETMELER*
Günaydın!
Hepimize iyi haftalar olsun. Biz mahalle tayfası olarak haftayı elbette Zeplin'de bitirdik. Bu ara sık gidiyoruz ama aslında çok icmiyoruz. Sadece başka gidecek yer yok!
Neyse gelelim yeni haftaya. Bugün Ekin Anıl la pazara gitmece oynayacağız. Gerisi bildiğiniz hikaye, yemek pişir, çalış, yıkan falan.
Baska bişi yapmayacağım. Bı de bu hafta geçen günlerde dert ettiğim seyleri dert etmeyeceğim. Nasıl mı? Bilmem. Daha çok yoga yaparim mesela olmaz mı? Eminönü alış verisine giderim. İşi gücü azıcık sallar kendime Nur-u Osmaniye kahvesi ismarlarim falan filan.
Neyse ne işte yaşasın yeni hafta. Dilerim hepimize iyilikler getirsin.
*Güzel sarkiymis.
20 Mart 2022 Pazar
ERGUVAN
Onu taniyorsunuz, benim penceremin onundeki erguvan. Kendisiyle geçen kış tam bu zamanlarda tanışmıştık. Eski, yaşli, simsiyah gövdesi olan bir ağaç.
Aylardan Mart, Bir ay sonra İstanbul'un erguvanları çiçeklenir. Peki o? Hala kuru yapraklar var üzerinde! Dökmedi, dokmuyor. İnatçı!
İnat mi bu sahiden?
Olmuyor, ölmediğinden, yeniden doğmuyor. Ona kizmiyorum, sadece merak ediyorum başına ne geldi? Neden digerleri gibi mevsimleri izleyemiyor? Neden kurumuş yapraklarini döküp, yenilere yer açmıyor? Onu baharin gelmeyeceğine inandiran, döngüden kopartan nedir merak ediyorum...
Bahara inanmayan erguvan ağacı, hadi dök şu yapraklarını. Korkma olmeyeceksin.
HELLO PAZAR!
Günaydın!
Evet enerjim yüksek, ama düne göre yüksek yoksa hala diz boyu, yer paralel bı yerlerde🤣
Haftalardır anneme Pazar kahvaltisina gitmiyorum. Hatta İzmir'den döndüğünden bu yana mahlleden cikişım sayilidir. Pek çok telefona da cevap vermiyorum, hatta davetlere de. Söz verdigim gibi Mart'ı olabildiğince kendime sakliyorum..
Bugün okumaya devam. Evle ilgili bişi yapmayı düşünmüyorum. Kar izleyip, olabildiğince çalışıp, yorulunca da bisiler geveleyip yikandigim bir Pazar olur.
Aslında Travma okumalari çok canımı yakıyor. Bu ise bulaşmak yerine dikiş dikmeyi mi öğrenseydim diye düşünmüyor değilim. İnsan yaşanmış onlarca yüzlerce hadiseyi teknik bir bilgiyle donatildikran sonra filmi başa sararak izlediğinde fark edilenler ok gibi saplanıyor gogsune. En azından bende öyle oldu.
Zorbaliktan, hastalıklı yanına tutunan ve iyileşmeyi reddeden insandan sahiden huzursuz oluyorum. Bu bir kötülük aslında. Çünkü travma mağdurları yaşadıkları uclarla etrafındakileri de travmatize ediyorlar .. Bu fatura onları seçen herkese çıkıyor. Tam bir kayıplar silsilesi...
Diğer taraftan Jung okuyorum. Okurken buyuleniyor, doğuya akan kalbimin ne kadar haklı olduğunu görüyorum.
Bazen üzülüyorum. Hayat çok kısa. Daha çok okumak, öğrenmek, hissetmek isterdim. Daha çok, daha cokkkk.
Farsca öğrenmek, piano calmak, dans etmek, dalga sörfü yapmak.... Ne çok şey var! Ve kısacık gibi görünen çünkü kendimizi secemedigimiz bir hayat!
Söyler misin lütfen, bir tek gün kendini sevsen, sevsen onu alıp nereye götürdün? Kiminle olurdun? Nerede dolanıp, ne yer ve ne içerdin?
Bugün kendini sevsen ve bana yazsan keşke ...
İyi Pazarlar
19 Mart 2022 Cumartesi
KAR KÜRESİ
Günlerdir bir kar küresinin içindeyim de tatlı tatlı sallanıyorum sanki.
Eskiden böyle hayallerim vardı. Mazı'daki toprağın önüne, denizin beş metre kadar altında cam bir kulübe yapacaktık. Biyosfer 2 projesindeki gibi bir kubbe! Ve bazı günler orada yaşayacak, balıkların akvaryumu olacaktık
Kar bana öyle hissettirdi biraz. Tanrı tek tek evlere kapatmıştı da bizi, kendi mucizemizi yaratmak için güç toplayalım diye ilham veriyordu mevsimiyle!
Olamaz mı? Uçuyor muyum yine??
Ayasofya'yı görmek isterdim bu havada... Sıkı sıkı giyinip bir fincan kahveyle güzelliğine bakmak isterdim. Bu arada her Ayasofya dediğimde aklıma Sevan Bıçakçı'nın eşsiz yüzüğü geliyor. Aklımı alan tek mücevher idi kendisi kimbilir kime kısmet oldu ...
Tül gibi şimdi, sonra pamuk pamuk. Bazen elenen un, sonra bir bakmışsın tozu dumana katmış birileri!
İnsan doyamıyor seyretmeye. Seyredip, seyredip düşlere dalmaya, okumaya, uyumaya, tekrar okumaya ..
Bir kar küresinin içinde kedisiyle yaşayan masal kahramanı gibiyim☺️
DUYGU KUSMAK
Durup durup yazmışım dün🤣😂Kusup kusup rahatlayamayan sarhoşlar gibi sızlanmışım. İnsanım, oluyor böyle kendimle yenişemedigim günler.
Bu sabah daha iyiyim. Kaldığım yerden dikkatimi kendime, işime verebilirim. Birazdan İbrahim Bey gelir. Karda ona kıyıp bişi isteyemiyorum. Burhan da uğramaz bugün, hava riskli. Evdeyim yani. Kitaplarım, işler güçler, kedim falan.
İyi geldi dün verip veriştirmek. Bir tür kendin pişir, kendin ye gibi olsa da nefes aldırıyor.
Dün gece güzel yağmış kar, bugün sokak bembeyaz ..
Karla gelen sessizliği çok seviyorum. İçine iyi geliyor insanın.
18 Mart 2022 Cuma
18 Mart 2022, HAYATTAYIM
Bütün gün çalıştım! Özlemişim işimi gücümü! Gücümü! Özümü.
Çok iyi geldi. Yoga/camaşır odamda takilmak da, mutfakta yemek pişirirken -şu an- müzikle viskimi yuvarlamak ve yazmak da nefis oldu.
Şükür ki ne şükür!
Manzarama, güzeller guzeli evime, hayallerime, önümde yoga kapılarını açan ustama çok şükür.
Dusup dusup kalkmak üzerine ansiklopedi yazıyorum bekle🤣😂 Yok ya bekleme, sende yazsana, kime ne? Ah bı yazsan öyle iyi gelecek ki... Öperim yaralarından.
CANAVAR
His.
Ne düşündüğümü değil, senin ne hissettiğini de değil, kendi duygumu, bedenime gizlenen duyumu arıyorum.
Kat kat kumaş var; keten, kadife, ipek... Tek tek çekiyorum örtüleri zamanın üzerinden, bir his gizlenmiş olmalı kuytuya, onu arıyorum.
Sevgi ve şevkat değil ... Tutku değil.
Korku?
Derin, midemden göğsüme, oradan boğazıma tırmanan bir yaratık! İçimdeki his bu! Sana dair, senden yadigar duyum korku.
Yüreğime bıraktığın korku.
Neden bu kadar sağlıksız bir duyumu saklıyor hafizam? Korkuyu sevgiyle karıştıran deneyimi nerede edinmiş olabilirim?
Canavar besliyorum yatağımın altında, ne zaman acıkır, ne vakit beni yer bilinmez. Gözleri yeşil, boyu kısa, ana dili öfke. Tırnaklarının içi altın tozu.
Tanıyor musun?
KUM TANELERİ, KAR TANELERİ
Yanlış insanımsıyı* sevmek, sevdiğini sanmak ve aslında kader motifine çekilmek düz cümlelerle, metafordan nasipsiz anlatılamıyor.
Ekin Anıl'a kum dedirten duygular, bende kar belki? Şimdi bakıyorum da pencereden keske diyorum, keşke kar olsaydı da yere değdiği an bitseydi!
Yenilmek, yanılmak hazmı kolay duygular değil. Bayıla bayıla aldığınız bir kolye düşünün, tam takmak istediğiniz gün aslında ucuz, kötü bir taklit olduğunu fark ettiğinizi... Oysa kutuda dururken amma buyutmustunuz gözünüzde. Keşke hep kutuda mi kalsaydı? Yoksa alır almaz taksaydiniz da aradığınız o değilse hemen yenisine mi baksaydiniz?
Ucuz şeyleri sevmeyen ben neden her daim ucuzu seçmiş bir insanımsıya bu kadar takıldım acaba?
Benim kader motifimde ne ifade ediyordu? Hangi travma beni oraya mihladi? İlginç?
Kum demiş Ekin, olmadık yerlere sızan ince bir kum aşk. Aşk yanılgısı, aşk acısı ...
Kar diyorum ben; ince ince rüya gibi gelen ve yere düştüğünde çamurlu suya dönüşen, geriye hiçbir şey, hiç kimse bırakmayan, kimbilir aslında hiçbir zaman gerçekten var olmamış.. Derinliği iki kişi için eşit olmayan kaos!
YÜZLESMEK VE İYİLESMEK
Mektuplar, mesajlar, masallar, rüyalar.... Yetmez. Kalbini kıran, her parçası yedi denizin dibine yollayan biriyle ancak yüzleşerek iyileşir insan.
Kötüye sen kötüsün demeden sarılmıyor yaralar. Şöyle helalinden kontrolü kaybedip aramak istiyor insan Allah belanı... demek için. Ama ne çare, yüzünü görmek gerek. Utanmış mı? Mahcup mu? Pişman mı? Pişkin mi yoksa?
Aldanmış olduğumuzu kabullenmek hiç kolay değil. Kendine yenilgiyi, yanılgıyı konduramıyor insan, "yok yok mutlaka vardır bir açıklaması" diyerek geçiyor seneler. Oysa bazı insanlar sadece kötü. Sadece zayıf, Sadece iç sesine sağır. O kadar.
Yüzleşmeden iyileşemiyor insan ... 18 Mart için tüm diyebileceğim bu..
17 Mart 2022 Perşembe
KİRMİZİ RUJ, KANDİL VE DİREK DANSİ
Ne alaka di mi? Bı de viski. Valla çok alaka, çünkü hepsi insanlık halleri.
Egemen, kırmızı ruj kadın dilinde S.O.S dir dedi. Ona da hatun kişiler söylemiş. Doğrudur. Dışılığı tanımlayan kodları var toplumun. Bende maniküre gidiyorum bu sabah. Neden? Ellerime bakıp, güzel yüzükler takip keyiflenmeyi özledim.
Kandil! Severim. Bizi bize, bizi ötekine yaklaştıran herşeye varım. Kandilimiz mubarek olsun! Soframiz bereketli, tovbemiz içten, ozrumuz kabulde olsun.
Direk dansı.... İnci'yi dans ederken görünce nasıl gururlaniyorum. Yavrusu ilk uçuşunu yapmış karganın ışıltısı doluyor gozlerime. Çünkü orada kıçını gösterip, bacaklarını ayirmiyor İnci, dans ederken gücünü kuşanıp, kalbini açıyor! Her defasında buyuleniyorum. Genç kadınlarla çalışmak ufkumu aciyor. Kendi insanligimi, cinselliğimi sorgulanıyor bana. Bedenimle kurduğum ilişkiyi düşündürüyor ...
Sanırım en çok hamamda yaklaşıyorum kendime. Denizde... Havuzda... Tipik bir yengeç olarak normal sanırım😂🤣
Neyse, insanlık hallerimizde hepimize başarılar dilerim bu sabah. Bakalım Elvan ne renk oje seçecek?
15 Mart 2022 Salı
UCUZ DİYE BİŞİ..
Dün İkea'ya gittik. Hani şu gecistirmelik bisiler ararken ugradigimiz, "uygun fiyatlı" Ikea.
Artık ne Ikea, ne de bir başka yer uygun fiyatlı falan değil. Alış veriş yapmayı unutun bence. Coraplarimizi onarıp, ayakkabılarımızı penceye götürme dönemine hoşgeldiniz! Burası orası.
Belki iyi oldu bilmiyorum. Fazla simarmistik. Düşünmeden alıyor, eskitmeden bırakıyorduk. Maddeye olan belki manaya da oluyordu? Hızlı tüketiyorduk. Onarmiyor, tamir etmiyor, vazgeçmeyi seçiyorduk.Mutlu falan da değildik. Yuvarlanip gidiyorduk.
Böyle bir dönem gerekliydi belki, insanların neye kıymet verip neye vermediklerini anlamaları için düşünmeye ihtiyaçları vardı. İyi de oldu. Sadece su gecis süreci zorluyor.
Fakat bu yandan da hayata katılmak ve her durumda kendimizi yüksek tutmak gibi konularda samimiyetimiz artıyor. Yokluğa ve belirsizliğe gülümsüyorum. Tamam hergun değil, bazen aşırı zorlandigimi zaten biliyorsunuz. Fakat o zorlanmalar beni büyütüyor. Hala ve her durumda yanımdakilere inanmayı seçmek iyi geliyor. İnanç güzel birşey. Dostluk, mahallelilik, dayanışma. Bunlar fırtına ortasında atılan can yeleği gibi, evet bata cika su yuttuğum ortada ama hayattayım.
Bugün Kadıköy'e iniyorum. Anneme bir yemek odası bulmaya. Sonra kendime o sehpa/kitaplıklardan alacağım. Hep istemisimdir, bakalım var mı?
Öperim sizi. Sali sallanır, sıkı tutunun.
14 Mart 2022 Pazartesi
PARTİ
Yeni yıla girdiğimizden bu yana, neredeyse üç aydır, hiç ders gibi ders yapmadim! Yapamadım. İçimden gelmesini bekledim. Gelmedi. Bırakmak istedim yüreğim el vermedi. Sonunda çözümü partilemekte buldum!
Neredeyse on beş senedir ders veriyorum ve bunun on yılı kesintisiz Kucuk Karabalik çalışmalarıyla dolu. Üstelik en karşı olduğum şey de animasyon. Fakat şimdilerde tek yaptığım bu; bir tür animasyon.
Ama ne yalan söyleyeyim ihtiyacimizmis. Hem çocuklara, hem de bana öyle iyi geldi ki. Hopluyoruz, zipliyoruz, sohbet ediyoruz. Arada yeni kelimelerden ve anlamlarından, Hindistan ismindeki ülkenin günlük yaşamından bahsediyoruz. İpekler, baharatlar, yoga oyunu ile gündeme gelen kurallar... Özellikle Ahımsa konuşuyoruz.
Çocuklara bol bol nezaketten, ortak yaşam terbiyesinden bahsediyorum. Başka canlıların yaşam hakkına saygının kıymetini anlatmaya gayret ediyorum. Kendimize sevkatin değerini.... Karinları doyunca hatır için yememelerini, kedilere yemek artığı verirken küçük bir kaba doldurup yol kenarına değil, çöp tenekesine yakın yerlere bırakmalarını.... Boyle seyler anlatıyorum.
Bu yaptığım yoga mıdır? Evet. Kesinlikle. Çünkü yoga bizi bize, bizi otekilere bağlar.
O zaman yil sonuna kadar partilemekte devam edelim bence.
Bu arada nefis keşifler yapıyorum. Onlarla eğlenirken bazilarinin müziğe ne kadar hassas olduğunu görüyorum. Dans etmeyi sevenleri, kosanları, tekbasina değil arkadaşıyla cosmayi sevenleri... İzliyorum. İnsan en çok izlerken keşfediyor. Hem kendini, hem otekileri...
Diyecegim o ki, partilemek , hiç olmazsa haftada birgün cildirasiya eglenemek bana iyi geliyor. Elde var bir, bakalım diğer altı günle ne halt edeceğim???
13 Mart 2022 Pazar
NIDHOGG
Üç gündür son okuduğum kitabın etkisindeyim. Yok sandığınız gibi Tiamat'a başlamadım. Tesadüfen elime geçen bir kitap Cadının Yüreği. Yazarı tarihçi. İskandinav mitolojisine ilgimden Tiamat'ı daha geniş bir zamana bırakıp Cadının Yüreğini okudum.
Sevdim. Çeviri de güzel. Mitoloji sevenlere değil, daha ziyade az çok bilenlere hitaben yazilmis kitap. Fakat ne ilginçtir ki yine güçlü kadın motifi üzerine kuruluydu hikaye.
Dediğim gibi birkaç güzel cümle dışında edebiyat adına büyük bir iş değil. Beklenti buysa geçiniz. Ama hissettirdiği şey güzel. Hemen hemen her kadının hikayesinde geçen motifleri İskandinav tanrı ve tanricalari üzerinden gayet güzel anlatmis.
Beni kitapta derinden etkileyen karakter Hel oldu. Hani her hikayede kendimizi ararız ya, ben bu kitapta Hel'dim.
Çünkü dogumumuzdan, kayiplarimiza, kendimizi bulma oykumuze kadar müthiş paralellikler vardı aramızda. Sanırım Villanella'dan* beri ilk kez bir kurgu karakteri bu kadar sevdim.
Hel ölümden dönüp doğuyor ... Benim gibi .... Anne ve babası onun doğumundan sonra birbirlerine aşık oluyorlar tıpkı benim ebeveynlerim gibi...
Vücudunda donmus, hissetmeyen bir bölüm var .. Benim de ..
Küçükken cehenneme düşüyor! Bende. Onun yalnızlığı ölüler dünyasına kraliçe olmak, benim ki ölümlere yas tutamamak.
Ve sonunda içindeki kadın soyunun gücünü keşfediyor! Benim gibi!
Hel, bir kizkardeslik hikayesi anlatıyor. Erginlenmeyi, büyümeyi, olgunlaşması, ruhu na uygun elbise giymeyi...
Bir ejderhası bile var alemler arası uçan!
Evet, son zamanlarda mutlu değilim. Güne başlarken zorlanıyorum. Uykum kötü. Cozumlerim uzak, yolum sisli. Yine bir araf, yine bir güneş toplama hali..
Tek bildiğim geçecek.
Dün gece kar en sessiz haliyle tül gibi inerken erguvanimi seyrettim. Ne üşüdüm dedi ne de gelmekte olan bahara dair tereddütu vardi. Usulca kar seyrediyor, dallarına yığılan beyazı nazikçe misafir ediyordu. O kar taşımaktan gocunmayip baharı bekleyebiliyorsa, bende kederden korkmam ve iyi günleri beklerim dedim kendime.
Bir ağacın ve bir cadının verdiği ilhamla yatağıma gittim. Mutlu veya mutsuz olmanın anlamı yok, içinde aktigin zaman diliminde kabulde kalmak tek güzellik.
10 Mart 2022 Perşembe
lNSlDE*
Senin ince ince, usul usul yağıyor olman, benim tenimde yaralar açılmasını engellemiyor. İçim değil, dışım kanıyor. Saçlarım, gözlerim, ellerim, omuzlarım...
İncecik, tül gibi inişin gözlerimi dinlendirmiyor. Kalbime huzur vermiyor. Bilmediğim bir dilde konuşuyor günler. Anlamıyorum.
Derin bir griligi var sabahın. Yeryüzüne inen sessizlik, Theo'nun tüy yalama miriltisiyla bolunuyor. Onu severek bağlanıyorum hayata.
Tek tek eşyalara, arka odaya ve buzdolabına bakıyorum. Menekselerim için çok üzülüyorum, bu evin ışığı ne iyi gelmişti onlara...
Kar usul usul yağarken üç uzun kış verenin sonsuz baharına sığınıyorum.
Badem cicekleri nerede kaldı?
*Chris Avangarte
8 Mart 2022 Salı
KELİMELERİN UYUDUGU YERDEN YAZİYORUM.
Karanlık. Gozyuzune bakiyorum, milyarlarca yıldız var. Hiç biri parlamiyor. İşığı zayıflamış ampuller gibiler. Buyuk Ayi dışındakileri tanıyamadım.
Servi agaclarinin arasından görüyorum geceyi. Eski bir park veya mezarlik burası, bilmiyorum. Kendimi goremiyorum. Uzamış miyim? Ayakta miyim? Ölü veya diri olup olmadigimi bile bilmiyorum.
Alemlerden alemlere geçilen bir gecede servi agaclarinin arasından feri sönmüş yıldızlara bakıyorum.
7 Mart 2022 Pazartesi
OKUMAK
Bugünlerde dikkatimi verip yazamadığımi goruyorsunuz. Aynı anda iki işi yapabilenlerden değilim ne yazık ki, hem yazıp, hem okuyamıyorum! Şimdilerde ölüm dönemim. Elimde İskandinav mitolojisi üzerinden güçlü kadın figürünü anlatan nefis bir kitap var. Biter bitmez sırada Tiamat!
Ardından kargodan sıcak sıcak gelmek üzere olanlar.
Anlayacağınız okumak için yaradilmis bu nefis günleri kaçırmak istemiyorum.
Öperim sizi.
6 Mart 2022 Pazar
ODAEV
Kapısız, duvarsız. Yeşilliğin göbeğinde. Tek alan, tek oda. Açık mutfak. Büyük masif bir masa, dümdüz. Üzerinde hem yemek yapılabilen, hem yenilen, hem de çalışmak için kullanılan bir masa.
Odanın köşesinde dev bir sedir/yatak. En iyi ışık alan yer. Menekşeler ve okumak için ideal!
Banyo hem duş, hem küvet. Cam bir paravani var. Perdesi keyfe keder. Sadece tuvalet için minicik bir mahremiyet.
Evde perde yok. Gece indirilen kepenkler var belki o kadar.
Senin hayalindeki ev nasıl?
ANNEM OLDUM BEN
Oldum. Egemen hamsileri aldı, bende annemin tarif ettiği gibi yıkadım, tuzladım ve pişirdim.
İlk iki tava ziyandan döndü ama sonrakiler misss gibiydi.
Sonunda ne yazık ki annesinden birşey öğrenmemiş, birine birşey öğretmekte çok zorlanan canım annemden birşey öğrendim. Artık her hamsi pişirdiğimizde onu düşünüp, hayattaysa hatırlayıp, değilse anarak gülümseyeceğiz.
Zaman beni annemle babamın bir kopyası yaptı. Özgünlüğüm tartışılır. Bence basbayağı onların karışımıyım. İkisi hakkında yazmayı çok istiyorum. Çünkü özellikle bu ülkede benim gibi iki travmatik ebeveyne doğan çok çocuk olduğunu düşünüyorum.
Konuyu değiştiriyorum. Bugün Pazar, kızlar antika pazarına gittiler. Bende maymunluk edip yayılmayı seçtim. Akşam Metro ya gideceğiz. Klasik alışveriş ve eğlence turumuzu özledik.
Bakalım yağ kalmış mı raflarda?
5 Mart 2022 Cumartesi
SAVAŞ
Sadece Rusya Ukrayna arasında değil, her evde, her insanın göğsünün ortasında varı yoğu yıkan, neşeyi, umudu yağmalayan ve hepimizin her durumda kaybettiği bir savaş var.
Savaşın kazananı olmaz. Kazanmak ve kaybetmek yanılsamadir. Onca kayıp, onca yikimla ne kazanılmış olabilir? Hiç!
Etrafımdaki insanların tahammül seviyeleri, kendilerini oyalama edepleri epeyce düştü. Bir iki arkadaşımın Avrupa'ya seyahate gidebilmis olmaları ve bir iki tanesinin de buraya gelecek olması dışında herkesin üzerine ölü toprağı serilmiş.
Kadıköy ..
Korkunç pahalı.... Herşey degil ama bazı şeyler tuhaf şekilde pahalı. Mesela bir dilim balkabakli pasta elli lira. Çok değil iki yıl önce pastanın kendisi neredeyse elli liraydı. . Yani iki çocuklu bir aile Kadıköy'de öğle yemeği yese ve ardından kendilerine pasta kahve ismarlasalar beşyüz lira falan öderler. Tabii bira da içelim derlerse o fena.
Kitap. Çok zam görmüş. Kağıt borsası feci. Kahveden bahsetmiyorum bile.
İşsizlik ve umutsuzluk en yıkıcı olanı. İnsanı darma duman eden bu! Koturumlestiren, ofkelendiren şey işe yaramıyor olmak. Kimseye dokunamamak.
Savaş iyice alevlendi. Hem içerde, hem dışarıda... Korkuyorum, üzülüyorum ve yipraniyorum.
Dilerim siz daha iyisinizdir
4 Mart 2022 Cuma
KADIKÖY
Günaydın☺️
Mart ayının dördüncü günü bugün. Planlarım arasında yayıla yayıla okumak, Kadıköy'e inip iplik almak ve yemek pişirmek var. O kadar!
Siz ne yapıyorsunuz bugün? Farklı bir şey? Mesela kahvenizi nerede içeceksiniz?
Galiba rutin bir yandan iyi bişi ve insana güvenlik mesajı veriyor, öte taraftan yaşlandıran, bezdiren ve ruhu yoran bir hali var.
Bu konuda nihai kararını henüz vermedim, düşünüyorum.
Ama yogaya başlamam şart! Aylardır kendi pratiğimi yapmıyorum. Yine bı bıkkınlık, mizmizlik.... Başladığım an, çok iyi geleceği de garanti!
Neyse, kahvemi icip elimdeki kitaba dönmek istiyorum. Operim sizi yanaklarinizdan.
3 Mart 2022 Perşembe
EGO
Kendini özgün zanneden, fakat çıkarttığı tüm işler sadece kopyala yapıştır olan ve ortalama kelimeler, vasat tavirlarla kocaman bir aldatmacanin içinde dans edip, sonra da utanmadan lâyığını bulamamış, hüzünlü tavırlar takınan insanlar...
Senelerce karısını aldatıp, sosyal statü sebebiyle evliliğini sürdüren konfor budalası kötürüm kalmış erkekler...
O erkeklerle yaranayım derken kendini ıskalamis, yıllar sonra hedefi onikiden vurayım derken komik duruma düşen kadınlar.
Bu kaos ortamında şapsallasmış, obez, uyuşturucu bağımlısı olmuş ve baglanma bozukluğu sancısı yaşayan biçare çocuklar...
Başka yaşamlara karşı katılaşmış kalplerini ve o kalplere açılan gözlerini mühürleyen onbinlerce korkak insan ....
Diğerlerinin hassasiyetlerine, acılarına, korkularına duvar olup, hayvan sevgisi ile güzeli sevmeyi karıştıran, pahalı bir hayvanı instagram objesi yapan, savaşın ortasından gecerken mücevherin karatini dert eden sözde seçkinler...
Canı istediğinde sokulan, daha iyi bir alternatif oluşunca esamesi okunmayan, her daim buradayım dediği halde ihtiyaç anında katiyyen bulunamayanlar....
Vermeyi ve almayı istediği an, istediğini vermek ve almak, kendisi istediğinde hemen hizmet beklemek zannedenler...
Ve inadına insan kalıp, kalpten sevenler....
Her koşulda, sorgusuz sualsiz kolları açık olanlar. Usulca dinleyen, yargılamadan, akıl vermeden su gibi yanımızda akanlar.
Bin şükür hepsini gördük. Hepsiyle tanıştık. Kimi yaren, kimi tanıdık bellemek icab eder idrak ettik.
Ama nedense bu sabah kalbine beton dökülmüş bir kadını yine anneliği, sahte hüznü, kötü Türkçesi ve botoxlu yuzuyle görünce sinirime dokundu zahir. Bunu sahiden yiyenler var yahu! Yetsin artık!
Allah egosu tavan yapmış zavallilarla kesistirmesin yolumuzu. Başka ne desem enerji kaybı.
....Çok çok amin!
METAFORLAR
Gün boyu yoklar ama yattigim an nehir gibi akıyorlar üzerime.
METAFORLAR.
Vitrinde gönlünü kaptırıp, mağazada ayağına giydiginde mest olup, kasada asla her gune ve uzun yola uygun olmadığını bile bile parasını ödedigin ayakkabılara benzer bazı arkadaşlıklar. Bunu bilerek yaşarsan sorun olmaz ama onlardan kumaslarinda olmayan şeyler beklersen eyvah!
Bunun gibi şeyler.
Çocukken de böyleydim ben; bulutlara bakar, resim yapardım gorduklerimle. Çamur ve talaştan köfteler, gümüş balıklarından şövalyeler benim isimdi.
İki travmatik ebeveyn ve Alice Harikalar Diyari'nda tadında bir hayat. Başka şansım yoktu devam etmek için. Bende hayal gücümü semirtmeyi seçtim.
Bazen fotoğraflarda annemin güzelliğine bakıyorum. Nasıl ama nasıl güzel.... Ne kadar kusursuz. Ve babam, ona ne kadar hayran, çok aşık ..
Dünyanın tüm kötülüklerinden korundugumuz o ilk evimizi hiç unutmuyorum. İlk ev, ilk aile mühür gibi yüreklerde.
Sabah yagmur sesiyle uyanmak beni o yıllara götürdü sanırım. Geceden kalan metaforlar ve geçmişten gelen yağmur sesi
Bu sabah senin ruhundan ne taştı?
2 Mart 2022 Çarşamba
NASİL BİRGUN?
Günaydın,
Zehir gibi soğuk birgün. Az sonra evden çıkacağım. Okula gidecegim. Çıkışta arkadaş ziyareti ve sonra eve dönüş. Başından sonunu bilmek bazen içimi sıkıyor. Sürprizsiz hayat! Sonra "aman ha!" ne istediğine dikkat et diyorum kendime, belli mi olur supriz mi gelecek, kötü mü?
Neyse 2 Mart, yeni ay bugün. Yeni, güçlü, yeniden ve yeniden kararlı hissetme fırsatı. Çünkü eğer yaşıyorsak başka çare yok.
Şimdi giyinmem lazım. Güzel birgün dilerim.