8 Temmuz 2020 Çarşamba

CİNNETTEN CENNETE ADIM ADIM.





"Oğlumu uyurken öpüyorum, kulağına onu sevdiğimi fısıldıyorum" demişti bir anne. Annesiz büyümüş bir anneydi, sevgi sözcükleri boğazında düğümlenen, kalbi zamansız kaybetme korkusuyla dolu bir anne... 

Anlarım korkunun sevgiyi nasıl ezdiğini, bilirim.

Bu sene diğer yıllardan farklı değil. Ne pandemi, ne de benim bilinçaltım hayatı yenilemedi. Ne daha rahat nefes alıyorum, ne de daha mutluyum. Çözdüğüm bir şey de yok yaşananlara dair. Sadece kabullenme kısmında daha iyiyim. Payıma düşeni anlıyorum, yaptığım ve yapmadığım her hareketin, dile gelen ve gelmeyen her sözümün benim seçimim olduğunu  görüyorum. Olmuş olanın hayır ve uğuru, olmayanın da kendi içindeki güzelliği bana  ödül veya ceza değil, sadece hayat.

Fırtına takvimine inanırım ben, hayatımızın döngüleri gibidir fırtınalar. Kimi rüzgarın önüne katar varımızı yoğumuzu. Bazısı da sadece evin çatısını uçurur fakat içeride perde kımıldamaz...

Bu defa fırtınanın hakkını vereyim diyorum. Çatımı uçurup, hiç sorumluluk üstlenmeden yoluna devam edenler azıcık rahatsız olsunlar! Sonuçta insanım, hayatın attığı tokatları görmeyen birine en ağırından bir tokat da ben atsam elbette uyanmayacak, zaten ne haddime birini hayal aleminden çekip almak? Ama yüreğime oturan taşlar kuş olup uçacak belki? Belki içine keder yuvalanan gözlerim azıcık ışığa kavuşacak?

















Hiç yorum yok: